Yıl: 2001/ Cilt: 3 Sayı: 2 Sıra: 2 / No: 78 /     DOI:

Karar İncelemesi: İş Kazası Kavramı - Sosyal Sigortalar Kanununun 11. Maddesinde Belirtilen Hâl Ve Durumların Bağımsızlığı
Araş.Gör. Ender GÜLVER
İ.Ü. Hukuk Fakültesi İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Ana Bilim Dalı

YARGITAY KARARI 

Davacı, murisi (M.S.)'in ölümüne neden olan kazanın iş kazası olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi (...) tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Davada sonuç itibariyle, davacılar murisinin 21.9.1994 tarihindeki ölümünün işkazası sonucu olduğunun tesbiti istenmiştir.

506 sayılı Kanunun 11. maddesi hükmü çevresinde işkazası; anılan maddede tadadi olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır. Öte yandan Borçlar Kanunu madde 53 uyarınca, Hukuk Hakimi; kesinleşmiş ceza mahkemesi ilamında saptanmış maddi olgularla bağlıdır.

Somut olayda kesinleşmiş 1994/1052 esas sayılı ceza davasında alınmış ilamda saptanan maddi olguya nazaran; davacıların murisi (M) babası davalı (H)'a ait Mersin Sanayi sitesindeki fren balans ayarı servis işyerinde çalışırken, fren ayarını yaptığı aracın, krikonun kayması ile üzerine düşmesi sonucu ölmüştür. Kesinleşmiş ceza ilamıyla saptanmış bu maddi olgu çevresinde, ölüm olayının, sigortalının işyerinde bulunduğu sırada ve ayrıca işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla meydana gelmiş olması olgusu karşısında; işbu ölüm olayı, belirgin biçimde 506 sayılı Kanun madde 11/A/a-b çevresinde iş kazasıdır.

Mahkemece, belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözönünde tutulmadan davanın kabulü yerine reddi yolunda hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacı tarafın bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, [Y.10.HD., 14.10.1997, E.1997/6824, K.1997/6895; Erkan ERTÜRK, Sosyal Sigortalar Kanunu Uygulaması, Ankara 1999, 110,111].

KARARIN İNCELENMESİ

I. Yargıtay kararına konu olan olayda, babasına ait işyerinde çalışan sigortalı (M.S.), fren ayarını yaptığı araca konulan krikonun kayması nedeniyle sözkonusu aracın altında kalarak ölmüştür.

II. Yargıtay, bu ölüm olayının, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 11. maddesinin A bendinin hem a, hem de b fıkrası çerçevesinde iş kazası olduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle, kararda ele alınması gereken ilk hukuki sorun, sigortalının ölümü olayının Sosyal Sigortalar Hukuku bakımından bir iş kazası olup olmadığı hususudur. Kararda ele alınması gereken diğer hukuki sorun ise, SSK.md.11/b.A/f.a-e'de sayılan hâl ve durumların, birbirlerinden bağımsız hâl ve durumlar olup olmadığı, bir başka anlatımla, sigortalıları bedenen veya ruhen zarara uğratan kaza olaylarının maddede sayılan birden fazla hâlin kapsamına girip giremeyeceği hususudur.

III. 1) Türk Hukukunda iş kazası kavramı, iki yönlü bir kavramdır. İş kazası kavramı bir yönüyle Bireysel İş Hukukunu ilgilendirirken, diğer yönüyle Sosyal Sigortalar Hukukunu ilgilendirmektedir [Ali Nazım Sözer, Türk Sosyal Sigortalar Hukukunda İş Kazası Kavramı ve Unsurları, Prof.Dr.Nuri Çelik'e Armağan, C.2, İstanbul 2001, 1893]. Buna rağmen, Bireysel İş Hukukuna ilişkin düzenlemelerde kavramı tanımlamaya yönelik herhangi bir hüküm yoktur. Gerçi, 1475 sayılı İş Kanununun beşinci bölümünde işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik hükümler vardır; ancak, bu hükümlerin hiçbirinde iş kazası kavramı tanımlanmamıştır. Yine, Borçlar Kanununun 332. maddesinde iş sahibinin (işverenin) alacağı tedbirlerden sözedilmesine rağmen, iş kazası kavramının bir tanımı yapılmamıştır [İlhan Ulusan, Özellikle Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin İşçiyi Gözetme Borcu, Bundan Doğan Hukuki Sorumluluğu, İstanbul 1990, 70; Fehim Üçışık, Türk İş Hukukunda İşverenin İş Kazası ve Meslek Hastalığından Sorumluluğu (Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul 1982, 85; Fevzi Şahlanan, İş Kazaları ve Hukuki Sonuçları, İş Emniyetinin ve İş Koşullarının Geliştirilmesi Semineri, 19-22 Mayıs 1990, Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası, İstanbul 1990, 106]. Kavramın tanımına yönelik hükümlere Sosyal Sigortalar Hukukuna ilişkin düzenlemelerde yerverilmiştir. Sosyal Sigortalar Kanununun 11. maddesinde, "iş kazası ve meslek hastalığının tarifi" kenar başlığı altında şu hüküm getirilmiştir,

"İş kazası, aşağıdaki hâl ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça ârızaya uğratan olaydır:

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla,

c) Sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) Emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında."

Sosyal Sigortalar Kanununun iş kazasına ilişkin bu hükmü, iş kazasını tanımlayan tek hüküm değildir; fakat, kavramı tanımlayan en kapsamlı hükümdür. Bu düzenlemenin dışında, 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu, 82. maddesindeki yollama hükmüyle Bağ-Kur Kanunu uygulaması bakımından da iş kazası kavramı belirlenirken SSK.md.11'de yeralan bu düzenlemenin kıyasen uygulanacağını kabul etmiştir. Yine, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu kendi uygulama alanları bakımından iş kazası kavramına ilişkin hükümler getirmiştir.

Öğretide, Sosyal Sigortalar Kanununun iş kazası tanımına ilişkin bu hükmünün, kavramı tanımlamaktan çok, onun bazı unsurlarına değindiğinden sözedilmektedir. Bu nedenle, öğretide, kavrama ilişkin bazı başka unsurları da içeren tanımlamalar yapılmaktadır. Buna göre iş kazası, "Sosyal Sigortalar Kanununun 11. maddesinde belirlenen hâl ve durumların birinde meydana gelen ve Sosyal Sigortalar Kanunu çerçevesinde sigortalı olarak nitelendirilen bir kişiyi; irade dışı, ani ve dışsal nitelikteki bir kaza neticesinde hemen veya sonradan, bedenen veya ruhen zarara uğratan olay"dır [Benzer tanımlar için bak; Fikret Eren, Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin İş Kazası ve Meslek Hastalığından Sorumluluğu, Ankara 1974, 5; Halid Kemal Elbir, Sosyal Güvenlik Hukuku Notları, Fasikül 1, 1979/1980 Ders Yılı, 40,41; Kenan Tunçomağ, Sosyal Güvenlik Kavramı ve Sosyal Sigortalar, İstanbul 1990, 259; A.Can Tuncay, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, İstanbul 2000, 219; Ali Güzel/Ali Rıza Okur, Sosyal Güvenlik Hukuku, İstanbul 1999, 174; Müjdat Şakar, Sosyal Sigortalar Uygulaması, İstanbul 1998, 141; Yusuf Alper, Türkiye'de Sosyal Güvenlik ve Sosyal Sigortalar (SSK, Bağ-Kur), İstanbul 1999, 164; Ulusan, 71; Üçışık, 91]. Bu tanım gözönüne alındığında, Sosyal Sigortalar Kanunu uygulaması bakımından bir olayın iş kazası olarak nitelendirilebilmesi için dört unsurun gerçekleşmesi gerekir. Bunlar; sigortalı olma, kazaya uğrama, nedensellik bağının bulunması ve zarara uğramadır. Şu halde, Sosyal Sigortalar Hukukunda, sigortalıyı bedenen ve ruhen zarara uğratan kaza olayı, iş kazası sayılacaktır. Ancak, sigortalının her hâl ve durumda uğradığı kaza değil, sadece SSK.md.11'de sayılan hâl ve durumlarda uğradığı kaza iş kazası olacaktır [Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara 1985, 118; Haluk Hadi Sümer, Sigortalının Servis Aracı Beklerken Uğradığı Kaza İş Kazası mıdır?, Çimento İşveren Dergisi, C.9, Temmuz 1997, 11; Mahmut Cuhruk/Servet Çolakoğlu/Avni Bükey, Sosyal Sigortalar -Kanun, Şerh, İçtihat, Ankara 1977, 225,226; Tankut Centel, İşyerine Getirilip Götürülme Sırasında Uğranılan Kaza - İş Kazası Kavramı, İş Hukuku Dergisi, III, 1 (Ocak - Mart 1993), 125].

Maddede ilk olarak, sigortalının işyerinde bulunduğu sırada uğradığı kazanın iş kazası olduğu kabul edilmiştir. Sosyal Sigortalar Kanununun 5. maddesine göre, sigortalıların işlerini yaptıkları yerler işyeridir. Bunun dışında, işin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunan yerlerle, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır (SSK.md.5/f.2). İşte, maddede belirtilen nitelikleri taşıyan coğrafi alan sigortalı bakımından işyeridir ve bu sınırlar içerisinde meydana gelen kaza, kural olarak iş kazası olacaktır. Önemle belirtmek gerekir ki, sigortalının işyerinde bulunduğu sırada uğradığı kaza, sigortalının işveren otoritesi altında olup olmadığı araştırılmaksızın iş kazası sayılacaktır [Reşat Atabek, İş Kazası ve Sigortası, İstanbul 1978, 52; Ulusan, 76]. Bir başka anlatımla, sigortalının işyerinde uğradığı kazalarda sigortalının gördüğü işle kaza olayı arasında bir nedensellik bağının bulunmasına gerek yoktur. Bu nedenle, işyerinde, sigortalının ara dinlenmesinde top oynarken ayağını burkması, işyerinde bulunan havuzda yüzerken boğulması, üçüncü bir şahıs tarafından vurulması [Tankut Centel, İşyerinde Öldürme Olayının İş Kazası Sayılması, Karar İncelemesi, İHU, 1980/III, SSK.11(No.1)] gibi olaylar da iş kazasıdır [Memduh Yelekçi, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara 2000, 136; Şahin Yüksel, İşkazaları ve Meslek Hastalıkları, İstanbul 1985, 18,19; Ali Nazım Sözer, 506 sayılı Yasada İşkazası ve Meslek Hastalıkları Sigortası - Alman ve Türk Hukuk Sistemleri Açısından Bir Karşılaştırma - Kenan Tunçomağ'a Armağan, İstanbul 1996, 410,411]. Yasa koyucunun madde metninde yerverdiği anlatım, yasakoyucunun işyerinde meydana gelen kazalar arasında herhangi bir ayrım yapmayarak tüm kazaları iş kazası olarak nitelendirmek istediğini göstermektedir.

Yargıtay kararına konu olan olayda, sigortalı (M.S.), Mersin Sanayi sitesinde bulunan işyerinde kazaya uğradığından sigortalının uğradığı kaza, SSK.md.11/f.A/b.a anlamında bir iş kazasıdır. Eklemek gerekir ki, öğretide bazı yazarlar, SSK.md.11/f.A/b.a kapsamına, sigortalının işyerinde uğradığı tüm kazaların değil, sadece sigortalının işveren tarafından yürütmekle yükümlü olduğu bir işi yapmadığı sırada işyerinde uğradığı kazaların girdiğini kabul etmektedirler. Bu yazarlara göre, işyerinde, işveren tarafından yürütmekle yükümlü olduğu bir işi yapan sigortalının uğradığı kaza, SSK.md.11/f.A/b.a kapsamında değil, SSK.md.11/f.A/b.b kapsamında bir iş kazasıdır [Ferit Hakkı Saymen/Münir Ekonomi, Sosyal Sigortalar Tatbikatı, İstanbul 1966, 84]. Bu görüş doğrultusunda, Yargıtay kararına konu olan olayda, sigortalı sadece işyerinde bulunmamakta, aynı zamanda işini de görmekte olduğundan, kaza SSK.md.11/f.A/b.b kapsamında bir iş kazası sayılacaktır.

2) Yargıtay, kararında, olayın SSK.md.11/f.A/b.a,b çerçevesinde bir iş kazası olduğunu kabul etmiştir. Şu halde, Yargıtay, sigortalının uğradığı kazaların, SSK.md.11'de belirlenen birden fazla hâlin kapsamına gireceğini benimsemiştir. Oysa ki, maddede sayılan bütün hâl ve durumlar birbirlerinden bağımsızdır [Centel, İşyerine Getirilip Götürülme Sırasında Uğranılan Kaza, 127]. Yasakoyucunun, işyerinde sigortalının uğradığı tüm kazaların, iş kazası olduğunu belirten hükmün hemen altına, işyerinde olmakla birlikte işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla sigortalının uğradığı kazaların da iş kazası olduğunu belirten başka bir hükme yervermiş olması düşünülemez. Yasakoyucu, SSK.md.11/f.A/b.b'de işveren tarafından yürütülmekte olan bir iş dolayısıyla sigortalının uğradığı kazayı iş kazası olarak kabul ederken, aslında sigortalının işyeri dışında bir işle görevlendirilmiş olması olasılığını gözönüne almaktadır. Bu bent gereğince, işveren tarafından herhangi bir işi yapmakla görevlendirilen sigortalının; işyeri dışında görevlendirildiği yere giderken, görev yerindeyken, görev yerinde işini görürken ve işyerine geri dönerken uğradığı kazalar iş kazasıdır. Öte yandan, öğretide SSK.md.11/f.A/b.d ve e yorumlanırken de, maddede yeralan hâl ve durumların, birbirlerinden bağımsız hâl ve durumlar olduğu gözönüne alınmaktadır. SSK.md.11/f.A/b.d gereğince, emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda kazaya uğraması halinde bu kaza, bir iş kazası sayılacaktır. 1475 sayılı İş Kanununun 81. maddesi doğrultusunda çıkarılan Gebe veya Emzikli Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Tüzük'ün 7. maddesine göre, işverenler, 100-150 kadın işçi çalıştırdıkları işyerlerinde çalışma yerlerinden ayrı bir emzirme odası kurmak ve 150'den çok kadın işçi çalıştırdıkları işyerlerinde çalışma yerlerinden ayrı bir yurt kurmakla yükümlüdürler. Şu halde, emzikli kadın sigortalılar, çocuklarını emzirmek için ayrılan zaman diliminde, emzirme odası veya yurtlarda çocuklarını emzirebilecekleri gibi oda veya yurt açma yükümlülüğü olmayan bir işverenin emrinde çalışıyorlarsa işyeri dışında da çocuklarını emzirebileceklerdir. Tüzük çerçevesinde kurulan emzirme odaları, SSK.md.5/f.2 gereğince işyerinin eklentisi olduğundan işyeri sayılır. Burada meydana gelecek bir kaza; hem işyerinde meydana gelmiş, hem de emzikli kadın sigortalıya çocuğunu emzirmesi için ayrılan zaman diliminde meydana gelmiş olacaktır. Ancak, böyle bir durum için kabul edilen yorum, kazanın hem SSK.md.11/f.A/b.a, hem de SSK.md.11/f.A/b.d kapsamında bir iş kazası olduğu değil, sadece SSK.md.11/f.A/b.a kapsamında bir iş kazası olduğu yolundadır [Atabek, 65; Coşkun Saraç, Sosyal Sigorta Kurumları ve İşveren Açısından İş Kazası Kavramı, YODÇEM Yayın No:10, Ankara 1998, 71; Savaş Taşkent, İşkazası Kavramı, Prof.Dr.Nuri Çelik'e Armağan, C.2, İstanbul 2001, 1962; Cuhruk/Çolakoğlu/Bükey, 228]. Bunun gibi, SSK.md.11/f.A/b.e de yorumlanırken aynı yorum tarzı benimsenmektedir. SSK.md.11/f.A/b.e, sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında kazaya uğramaları halinde, bu kazanın bir iş kazası olacağını belirtmiştir. Bu nitelikte bir kazanın iş kazası sayılabilmesi için toplu taşımaya tahsis edilen aracın işverence sağlanması gerekir. İşveren, kendi mülkiyeti altındaki veya zilyedliğindeki bir aracı toplu taşımaya tahsis edebileceği gibi taşıma işini bir başka gerçek veya tüzel kişiyle yapacağı anlaşma sonucu o gerçek veya tüzel kişiye ait aracı toplu taşımaya tahsis edebilir. İşverenin, kendi mülkiyeti altındaki veya zilyedliğindeki aracı toplu taşımaya tahsis etmesi durumunda, araç SSK.md.5/f.2 gereğince işyeri sayılacağından burada meydana gelecek bir kaza; hem işyerinde meydana gelmiş, hem de toplu taşıma sırasında meydana gelmiş olacaktır. Ancak, öğreti bu olasılıkla ilgili olarak da, sözkonusu kazanın, hem SSK.md.11/f.A/b.a, hem de SSK.md.11/f.A/b.e anlamında bir iş kazası olduğunu değil, sadece SSK.md.11/f.A/b.a anlamında bir iş kazası olduğunu kabul etmektedir [Atabek, 65; Saraç, 72; Güzel/Okur, 180; Taşkent, 1963].

SSK.md.11/f.A/b.a,d ve e'yle ilgili olarak, her iki bent kapsamında nitelendirilmesi mümkün olan olaylarda dahi öğretinin, bu tür olayları sadece bir bent kapsamında iş kazası olarak nitelendirmeye yönelik düşüncesinden SSK.md.11/f.A/b.a,b bakımından ayrılmaya gerek yoktur. Bu nedenle, Yargıtay kararına konu olan olayda, kazanın sadece SSK.md.11/f.A/b.a kapsamında bir iş kazası olduğu kabul edilmelidir.

62636 kez görüldü, 1 kez indirildi.

<< --
 
EBSCO
PROQUEST
CABELLS DIRECTORY
INDEX COPERNICUS
SOCIOLOGICAL ABSTRACTS
ASOS Akademia Sosyal Bilimler Index
Üye Girişi
DUYURULAR/HABERLER
Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu konudaki sorumluluk yazarlarına aittir.
Ampirik veriler, değerlendirme sürecinde hakem veya hakemler tarafından talep edilirse, yazar veya yazarlar ilgili verileri paylaşırlar.
Bu verilerin bir başka çalışmada kullanılmaması esastır.
© 2000 - 2024 İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi