Yıl: 2003/ Cilt: 5 Sayı: 1 Sıra: 1 / No: 40 /     DOI:

Kırgızistan'ın Gelir Dağılımına Genel Bir Bakış
Yard.Doç. Mehmet YÜCE
Uludağ Üniversitesi - İktisadi ve İdari Bililer Fakültesi Maliye Bölümü

I. GİRİŞ

Türklerinin yaşadığı ülke manasına gelen Kırgızistan 15 Aralık 1990’da egemenliğini, 31 Ağustos 1991 tarihinde de bağımsızlığını resmen ilan etmiştir. 21 Aralık 1991 tarihinde Bağımsız Devletler Topluluğuna üye olan Kırgızistan, bağımsızlık sonrası dönemde, yeni Türk Cumhuriyetleri içinde, siyasi ve ekonomik anlamda en aktif uluslararası ilişkiler politikası izleyen, liberal ve demokratik ülkedir.

Ancak demokratikleşme alanındaki gelişmeler ekonomik ve sosyal yaşama yansımamıştır. Sovyetler Birliğinin dağılması ile birlikte bağımsızlığına kavuşan Kırgızistan, merkezi planlı ekonomik sistemden piyasa mekanizmasına geçme hususunda ekonomik dönüşüm programlarını başlatmıştır. Ancak bu geçiş sürecinde, bir taraftan eski üretim yapısı ve merkezi planlama sistemine ilişkin kurumların devam etmesi diğer taraftan 70 yılı aşkın bir süreden beri sosyo-kültürel ve siyasal bağları bulunun Rusya eksenli bir dış ticaret politikası izlemesi ülkenin Rusya’ya bağımlılığının devam etmesini yol açmıştır. Temel alt yapıyı oturtulmadan hızlı bir şekilde liberal sisteme geçmeye çalışan Kırgızistan’da bağımsızlığı izleyen dönemde GSYİH’sı yarı yarıya düşmüştür. GSYİH’nın büyük ölçüde tarım sektörüne bağımlı olması ülke ekonomisinin hava koşullarına bağlı olarak değişiklik göstermesine neden olmaktadır. Diğer taraftan, bağımsızlık sonrası meydana gelen ekonomik kriz sonucu sanayi çökmüş, tarımda ve hayvancılıkta üretim gerilemiştir. Kırgız ekonomisine yön veren enerji, et ve süt sanayileri, makine ve maden işletme sanayi, dikiş, deri işleme, un ve et sanayileri büyük hasar görmüştür. Bu yapı da beraberinde bir takım ekonomik ve sosyal sorunlar getirmiştir.

Bu çalışmada Kırgızistan’da gelir dağılımı ve yoksulluk sorunu genel hatlarıyla ele alınacaktır. Zira ülkede yeterli istatistiksel veriler bulunmadığından konuyu etraflıca analiz etme imkanı bulunmamaktadır. Gelir dağılımı ve yoksulluk büyük ölçüde ekonomik yapının bir sonucu olduğundan bu konulara geçmeden önce ülkenin genel ekonomik yapısı değerlendirilecektir.

II. GENEL EKONOMİK DURUM

Dağlık bir araziye sahip olan Kırgızistan Cumhuriyetinin ekonomisi hayvancılık, orman ve tarıma dayanmaktadır. Dağlık arazide çok sayıda koyun, keçi, sığır ve at yetiştirilen Kırgızistan'da, hayvan ürünleri ile bu ürünlerden oluşan bir ekonomik yapı gelişmiştir. Doğal olarak ta Kırgızistan, dışarıya et, deri, yün ve halı ihraç etmektedir. Sulanabilen vadilerdeki verimli alanlarda buğday, pamuk, kenevir, tütün, yağlı tohumlar, şeker pancarı, üzüm, mısır, muhtelif meyveler ve sebzeler yetiştirilmesi ülkede hayvancılıktan sonra tarımı ikinci önemli sektör haline getirmiştir. Zira, çalışan nüfusun % 34'ü tarım ve ormancılık alanlarında istihdam edilmektedir. Ancak, ülkede sanayi yeterince gelişememiştir. Dolayısıyla ihracatta tarım ürünlerinin payı oldukça yüksektir. GSYİH’nın büyük ölçüde tarım sektörüne bağımlı olması ise, ülke ekonomisinin hava koşullarına bağlı olarak değişiklik göstermesine neden olup, ekonomik istikrar açısında olumsuz bir etken teşkil etmektedir.

Tablo: 1 Sektörler İtibariyle GSYİH (1999, %)

Tarım

38,3

Sanayi

18,3

İnşaat

3,9

Diğerleri

39,5

GSYİH

100,0

Kaynak: The Economist Intelligence Unit, Kyrgyz Republic Country Profile 2000

 Bilindiği üzere, her ekonomi kendi tarihsel çizgisinde yol almakta ve bu birikimin sonuçlarını taşmaktadır. Bu nedenle, salt statik ortamı dikkate alarak genel ekonomik değerlendirme yapmak isabetli sonuç vermemektedir. Bu bağlamda, Kırgızistan ekonomisinde yaşanan birçok sorunun kökeninin merkezi planlamanın uygulandığı SSCB dönemine dayandığı kuşkusuzdur. Merkezi planlamada SSCB sınırları içinde bulunan ülkeler ekonomik yönde bir ihtisasa tabi tutulmuştu. Merkezi plan çerçevesinde coğrafi, kültürel ve ekonomik yapılarına bakılarak hangi ülkelerin neyi üreteceğini karar verilmişti. Net ithalatçı ülkeler lehine çalışan bu sistemde, belli bir üretim dalında uzmanlaşan ülkeler, ürettikleri ürünleri dünya fiyatlarının çok altında bir fiyatla SSCB bloku içinde satmakta, karşılığında ihtiyaç duydukları ürünleri satın almaktaydılar. Böylece, hem birlik içinde ülkeler birbirine bağımlı hale gelmiş hem de bir nevi işbölümüne gidilmişti. Bu bağlamda, Sovyetler Birliği içindeki ekonomik işbölümünden Kırgızistan’ın payına hayvancılık ve kısmen de olsa tarım düşmüştü. Dolayısıyla, hayvancılık Kırgızların en önemli geçim kaynağı haline gelmiş ve 11 milyonu aşkın sayıda koyun ve keçi, 3 milyona yakın sığır ve at yetiştirilmiş, bunun sonucunda Kırgızistan’da hayvansal ürünlere dayanan bir ekonomi yaratılmıştır. Diğer taraftan, sulanabilen alanlarda buğday, pamuk, kenevir, tütün, yağlı tohumlar, şeker pancarı, üzüm, mısır, muhtelif meyveler ve sebzeler yetiştirilmektedir. Bu uygulamaya, paralel olarak ülkede diğer sektörler yeterince gelişememiştir. Uygulanan ekonomik uzmanlaşma programı Kırgızistan’da ihracat altyapısının gelişmesini engellemiş, ithalata bağımlılık yaratarak ülkede dış ticaret şoklarına karşı kırılgan bir yapının oluşmasına neden olmuştur.

SSCB’nin dağılmasıyla, 15 Aralık 1990’da egemenliğini, 31 Ağustos 1991 tarihinde de bağımsızlığını ilan eden Kırgızistan’da kendisini liberal demokrat olarak tanımlayan Askar Akayev tek başına katıldığı Ekim 1991’deki seçimlerde yüksek oy oranıyla devlet başkanı seçilmiştir. Diğer tüm Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi, Kırgızistan’da da bağımsızlık heyecanı fazla sürmemiş, kısa sürede baş gösteren ekonomik ve sosyal sorunlar halk üzerinde karamsarlık ve güvensizlik ortamı yaratmıştır

Sosyalist sistemden liberal sisteme geçmeye uğraşan ve “geçiş ekonomileri” olarak adlandırılan ülkelerde olduğu gibi, Kırgızistan’da da, piyasa mekanizmasına adapte olmak üzere bir takım uygulamalara gidilmiş, bu çerçevede öncellikle, kaynak dağılımında etkinliğin sağlanması amacıyla başta fiyatlar olmak üzere bütün ekonomik faaliyetler serbest bırakılmış, Kamu İktisadi Teşebbüsleri özelleştirilerek devletin iktisadi faaliyetlerden çekilmesini hedeflenmişti. Bir taraftan gerekli alt yapı oluşturulmadan sosyalist planlı ekonomiden piyasa mekanizmasına geçme çabaları, diğer taraftan da ihtiyaç duyulan finansmanın temini için başlatılan özelleştirme, ülkenin en önemli kaynağı olan tarım ve hayvancılık sektörünün ağır bir darbe almasına neden olmuştur.

Sosyalist planlama döneminde tarım ve hayvansal üretim birer üretme çiftliği şeklinde teşkilatlanan “Sovhoz” (büyük ölçekli) ve kollektif çiftlikler olan “kolhoz” (orta ölçekli)larda yapılmaktaydı. Özelleştirilme ile bu yapı yıkıldı. Ama yerine yeni bir üretim sistemi de ikame edilmedi.

Özel kuruluşların yardımı ile serbest piyasa ekonomisini oluşturmak ve devletin ekonomi üzerindeki doğrudan etkilerini yok etmek amacıyla yapılan özelleştirme kapsamında Sovhozların mülkiyetinde bulunan hayvanlar ile tarımsal alanlar küçük birimler halinde çalışanlara dağıtıldı. Ancak bu uygulamaya özel mülkiyete alışkın olmayan halk kuşku ile yaklaştı. Hatta bir kısım insanlar bu durumdan istifade etmek istemediler. Diğer taraftan, üretim araçlarının mülkiyeti devlete ait olan SSCB döneminde iş güvencesine sahip olup, işçi olarak çalışan halk, geçiş döneminde bir anda işsiz kalmıştı. Ayrıca bugüne değin, içinde yaşadığı koşullar gereğince tasarrufta bulunamayan ya da bulunma ihtiyacını hissetmeyen halk, yapılan özelleştirme sonucu mülkiyetine geçen tarımsal alanları işletecek tarım alet ve makinalarına sahip olmadığı gibi hayvanları besleyip çoğaltacak bir ekonomik güce de sahip değildi. Çiftçilerin nitelikli tohum ve tarım ilaçları tedarik edebilme olanakları bir yana, tarlaya ekecek tohumları bile yoktu. İşsiz kalan kişiler temel ihtiyaçlarını karşılamak için elindeki hayvanları satmak zorunda kaldı. Böylece tarımsal alanlar boş kaldı, hayvan yetiştiriciliği de geriledi.

Tablo 2: Kırgızistan’da Hayvansal Üretim (Bin, adet)

 

Büyükbaş

Koyun, Keçi

Domuz

1992

2001

1992

2001

1992

2001

Tarımsal işletmeler

645,2

47,0

6526,0

70,2

275,9

11,8

Halk çiftlikleri

527,5

507,7

2604,3

2059,3

80,9

75,5

Köylü çiftlikleri

17,3

392,3

664,6

1669,7

0,9

13,8

Toplam

1190,0

947,0

9524,9

3799,2

357,7

101,1

Kaynak: Kırgızistan Milli İstatistik Komitesi, 10 Yıl İçerisinden
Bağımsız Kırgızistan, Bişkek, 2001, s.38.

Kırgızistan’da kullanılan toprakların % 84’ü mera olduğundan doğal olarak hayvancılık sektörü önem kazanmaktadır. Bağımsızlık sonrası oluşan ekonomik ortam bu sektöre büyük zarar verdi. Hayvan sayısı hızlı bir şekilde azaldı. 1997 yılı başındaki verilerle 1992 yılı sonundaki rakamları karşılaştırdığımızda, büyük baş hayvanlarda % 24,5; küçük baş hayvanlarda % 50; kümes hayvanlarında ise %80 oranında bir azalma olduğu görülmektedir. Sovyetler birliği döneminde bile halk ihtiyaçlarını temin edebilmek için hayvanları kesip sattığı için kişi başına et tüketimi birliğin ortalama düzeyinden düşüktü (Koyçuyev, 2002: 156, 157). Hayvansal üretimimde yaşanan bu düşüş doğal olarak kişi başına et tüketiminde de yüksek oranda düşüşe neden olmuştur (Bkz. Tablo 3).

 

Tablo 3: Nüfus Başına Düşen Hayvan Sayısı (Adet)

 

01.01.1993

01.01.1997

Büyükbaş Hayvanlar

0,25

0,18

Koyun ve keçi

1,96

0,8

Domuz

0,055

0,02

At

0,07

0,07

Kaynak: Koyçuyev, 2002: 156

 

Diğer taraftan, tarımsal yatırımlar devletçe desteklenmemiş, temel sermayeye yapılan yatırımlar açısından tarım ekonomisi kendi kaderine terk edilmiştir. Toplam yatırımlarda tarım sektörüne düşen pay yıllar itibariyle 1992’de % 13,4; 1993’te % 11; 1994’te %4,4; 1995’te %1,5; 1996’da % 1’e düşmüştür. Tarımsal üretimin gerilemesinde bu durum bile yeterli neden olmaktadır. Bir taraftan gerekli altyapı oluşturulmadan çok hızlı bir biçimde tarımsal mülkiyetin özeleştirilmesinin meydana getirdiği aksaklıklar diğer taraftan bağımsızlık sonrası yaşanan ekonomik kriz tarım sektörünün alt yapısını ve destek hizmetlerini yıkmış, tarım sektörünün oluşturan bütün işletmeleri yok etmiş, tarım ve ziraat ile ilgili bilim altyapısının ve merkezlerinin faaliyetlerini durdurmuştur. Tarım sektörünün bazı alanları yok olacak hale gelmiştir. Çiftçiler, köy işletmeleri ve tarımla uğraşan yeni girişimciler şu andaki halleriyle maalesef tarım sektörünü iyi bir yere getirebilecek bir durumda değildirler (Bkz. Koyçuyev, 2002: 155 - 157).

Tablo 4: Kırgız Ekonomisi açısından Önemli Olan Bazı Hayvansal Ürünlerin Üretimi

 

1991 2000 2000 yılının 1991 yılına göre yüzde oranı% 1991 yılına göre 2000 yılında meydana gelen yüzde değişim (%)

 

Bin ton

Et

229,7

196,1

85,4

- 14, 6

Süt

1131,4

1105,2

97,7

-2,3

Yumurta, milyon adet

649,9

207,4

31,9

- 68,1

Yün (fiziksel ağırlık)

36,5

11,7

32,1

- 67,9

Kırgızistan Milli İstatistik Komitesi, 10 Yıl İçerisinde Bağımsız Kırgızistan, Bişkek, 2001, s.38.

 

Kırgızistan’ın elinde çok büyük bir diğer zenginlik de “su” kaynaklarıdır. Merkezi planlama döneminde, ülkedeki zengin akarsu kaynaklarını da kullanarak elektrik üretimine ağırlık verilmiştir. Bu nedenle, ihracat kalemleri içinde elektrik enerjisinin payı oldukça yüksektir. Diğer taraftan, sahip olduğu zengin akarsu yataklarıyla stratejik önemi artan Kırgızistan’ın, komşu ülkelere karşı elinde tutuğu ve yeri geldikçe kullandığı en önemli koz yine ürettiği elektrik enerjisidir. Ancak, elektrik enerjisi üretiminde kullanılan teknoloji hantal olduğundan üretimde verimlilik sağlanamamakta ve dağıtımda büyük kayıplar olmaktadır.

Sanayileşmeye uygun bir coğrafyaya sahip olmayan Kırgızistan için alternatif bir sektör de turizmdir. Kırgızistan’ın Orta Asya’da turizm alanında bir iddialı ülkesi olarak ön plana çıkıp bu sektörden arslan payını alması için fevkalede cazip enstrümanlar bulunmaktadır (Budak, 1999: 79). Bunlardan en önemlisi, Tanrı dağlarının ülke içerisindeki uzantısını oluşturan ve bölgede Aladağlar olarak bilinen muhteşem dağ silsilesidir. Bu dağların Avrupa’daki bir küçük maketi görünümünde olan Alplerin, İsviçre’yi dünyanın en önemli kayak merkezlerinden birisi haline getirdiği gerçeği göz önüne alınırsa, Kırgızistan sahip olduğu hazinenin büyüklüğü ortaya çıkacaktır. Kırgızistan’ın turizm sektörü yönünden ikinci önemli avantajı ise, ülkenin kuzeydoğu kesiminde deniz seviyesinden 1600 metre yükseklikte bulunan, “Kırgız Denizi” olarak adlandırabileceğimiz Issık Göl’dür. Dağ ve deniz ikliminin karışımı olan Issık Göl iklimi, şifalı çamur ve mineralleriyle çok meşhur bir sağlık merkezi durumundadır. Bu bölgede kurulan sanatoryumlar onbinlerce turisti ağırlama kapasitesine sahiptir.

Kırgızistan’ın turizm sektörü içerisinde yararlanabileceği önemli bir diğer avantajı da, sahip olduğu tarihsel mirastır. Tarihte Avrasya kıtasının muhtelif bölgelerinde kurulan büyük devlet ve imparatorlukların pek çoğu bugünkü Kırgızistan coğrafyası ve onun yakın çevresinde kurulmuşlardır. Avrasya kıtasının merkezinde, farklı medeniyetlerin kavşak noktasında bulunan Kırgızistan, geçmişten günümüze dünyanın birçok ülkesi arasında dostluk köprüsü görevini yerine getirmiştir. Kırgızistan’ı dünyaya tanıtan diğer bir özelliği de, Büyük İpek Yolu boyunca kurulmuş olan tarihî, mimarî eserlerin hala muhafaza ediliyor olmasıdır.

Bütün bu avantajlarına rağmen sadece turizm için değil genel olarak bütün Kırgızistan ekonomisi için büyük bir handikap, ülkede yeterli sayıda kalifiye işgücünün bulunmamasıdır. SSCB dönemini bir kalıntısı olarak, en kritik noktalarda ve teknik alanlarda Rus kökenli insanlar istihdam edilmektedir. Gerek kamu kuruluşları gerek özel sektörde kaliteli iş gücünün karşılanmasında yeterli Kırgız personel bulunmaması Kırgızistan’ın stratejik politikalarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bununla birlikte, dağlık yapısından kaynaklanan ulaşım güçlüğü ve tarım arazilerinin azlığı, Kazakistan ve Özbekistan’dan farklı olarak petrol ve doğal gaz gibi stratejik kaynaklarının yetersizliği, iç tasarrufun kısıtlılığı, piyasa mekanizmasına geçiş sürecinin uzaması ülke ekonomisinin toparlanmasına engel oluşturmaktadır.

III. KIRGIZİSTANDA GELİR DAÄžILIMI ve YOKSULLUK

Ekonomi biliminin uğraşısı, milli hasıla yaratmak ve bunu devamlı bir şekilde artırmaktır. Pek doğaldır ki, milli hasıla ya da gelir’in yaratılması kadar, yaratılan bu hasılanın dolaşımı, bölüşümü ve tüketimi konuları da önemlidir ve bunlar da ekonomi biliminin asıl uğraşı alanına girer. Gelir dağılımı, bir ülkede yaşayan bireyler tarafından üretilen mal ve hizmetlerden elde edilen toplam gelirin, yine o ülkedeki bireylere faiz, kira, kâr payı, maaş ve ücret gibi dağılım araçları ile paylaştırılmasını ifade eder.

Gelir dağılımı, salt ekonomik bir olgu değil, uygulanan toplumsal ve ekonomik politikaların, gelişmenin zaman içinde evriminin doğrudan sonucudur. Bu anlamda, yalnız üretim araçlarının mülkiyeti değil, kamu hizmetlerinin düzeyi, toplumsal – geleneksel ilişkiler; işgünün örgütlenme düzeyi, yatay ve dikey hareketliliği, siyasal katılım biçimleri ve tüm bunların evrimi gelir dağılımını belirler. Gelir dağılımı bunların bir sonucu ve göstergesidir (DPT, 2001: 3). Tüm bu faktörler Kırgızistan’da gelir dağılımını olumsuz yönde etkilemektedir.

Milli gelirin sürekli artırılması ve bunun toplumu oluşturan sosyal katmanlar, değişik bölgeler ve sektörler arasında adilane bölüşümü, o ülke toplumunun sıhhat derecesinin, bireylerin gelecekle ilgili iyi ya da kötü beklentilerinin, alınabilecek kolektif kararların etkinliğinin, o toplumun içerisinde yaşadığı veya yaşayacağı bazı sosyal, siyasal, ekonomik ve psikosomatik sorunların boyutlarının da işaretidir. Çünkü, milli gelirin paylaşımında gözlemlenebilir şaşırtıcı (spectaculaire) çarpıklık ve hür vicdanları parçalayan aşırı dengesizlik, yakın gelecekte ülkenin karşı karşıya kalacağı birçok istikrarsızlığın ve büyük çaplı sosyo-ekonomik çalkantıların (perturbations) yalın habercisidirler.

Piyasa ekonomisine yana siyasi tercihini kullanan ancak bu ekonomiye kurumsal ve zihinsel olarak yeterince adapte olmayan Kırgızistan’da gerekli mekanizmalar işlemediğinden hem GSMH az hem de yaratılan gelirin bölüşümünde korkunç derecede adaletsizlik vardır. Zengin çok zengin fakir ise çok fakirdir , orta sınıf yok denecek kadar azdır . Gözle görünen bu durumu, yeterli istatistiksel bilgi bulunmadığından net olarak ortaya koymak mümkün değildir. Bilindiği gibi, piyasa ekonomisi kendi haline bırakıldığı zaman adil olmayan bir gelir ve servet dağılımı oluşmaktadır. Toplumsal huzursuzluğun kaynağı olabilecek gelir dağılımındaki adaletsizlik, günümüzde gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerin çözmeleri gereken temel sorunlardan biridir.

Sovyet döneminde başlayan ekonomik kriz, bağımsızlık sonrasında da ağırlaşarak devam etmesi, fakir olan Kırgızistan’ı daha da fakirleştirmiş, bu sorun ülkenin en önemli sosyo- ekonomik ve siyasi sorunu haline getirmiştir. 2000 yılının verilerine göre nüfusun % 55’i yoksulluk sınırı altında yaşamaktadır. Yine aynı yılın verilerine göre, kişi başına ortalama gelir 12. 700 som (12.400 / 47,72=259,8 $) dur. Ülkede aylık asgari ücret 100 – 150 som (1$ = 46 som) arasında uygulanmakta, ortalama aylık ücret ise 29,6 Amerikan Dolarıdır. Sosyal güvenlik sistemi çökmüş durumdadır. Bilhassa, Rusya’da yaşanan finansal krizin etkisiyle enflasyonun yükselmesi pek çok kişinin gelir seviyesinin yoksulluk sınırının altına düşmüştür. Bilindiği üzere, yoksulluk, hem nispi hem de mutlak gelir düzeylerini içeren bir kavramı olup, sadece geçinebilmek için gerekli geliri olduğu kadar toplumun duygularını da yansıtır (Lipsey, 1984: 416).

Kırgızistan’da her ne kadar hukuki olarak işçi hakları İLO standartlarına uygun bir şekilde düzenlenmişse de işçi kitlesinin ve işsizliğin çok oluşu nedeniyle standartların uygulama olanağı bulması mümkün olmamıştır.

Yukarıda söz edildiği üzere, bağımsızlık sonrası derinleşen ekonomik kriz sonucu sanayi çökmüş, tarım ve hayvancılıkta üretim gerilemiştir. Makine ve maden işleme sanayi, konfeksiyon, deri ve un sanayileri halen iktisadi krizden çıkamamış, enerji, et ve süt sanayilerinin durumu ise endişe verici bir boyut kazanmıştır. Bu gelişmeler istihdam olanaklarını kısılarak işsizliği artırmıştır. Her ne kadar resmi rakamlara göre işsizlik oranı % 3,2 ise de, bu durum gerçekleri ifade etmekten oldukça uzaktır. Zira, bağımsızlık sonrası yeni yapılanmada kayıt sistemi fazlasıyla ihmal edilmiş olmakla birlikte oluşan demokratik ortamda rehavete kapılan halk bürokratik işlemleri fazlasıyla ihmal etmiştir. Ayrıca, ekonomik kriz sonrası meydana gelen güvensizlik sonucu halkın devletten bir beklentisi kalmamış, herkes kendi başının çaresine bakar bir vaziyet almaya başlamıştır. Tüm bu gelişmeler sonucu, resmi kayıtlar sağlıklı olmaktan çıkmıştır. Dolayısıyla fiili işsizlik oranları tablo 5’te görünen kayıtlı oranın birkaç katı olduğunun kanısındayım.

 Tablo: 5 Kırgızistan’da 2001 Yılı İtibariyle İşsizlik

Kayıtlı İşsizler

Bayan

Erkek

60.500

32.500

28.000

İşsiz Gençler

32.200

İş Arayanlar

151.700

Kaynak: UNDP (2002), İnsani Gelişme Hakkında Milli Rapor, Bişkek, s.81

Kırgızistan’da öz üretime dayalı tüketim yaygın olduğundan tablo 6’da görüldüğü üzere köylü kesimin gıda tüketimi şehirli kesime oranla daha fazladır. Ayni ekonomi dikkate alındığında, kırsal kesimin kişi başına düşen gelir resmi verilerde görüldüğünden daha yüksektir. Bu nedenle tablo 6’ya bakıp köyde oturan ailelerin şehirli ailelere göre daha düşük gelir elde ettiğini söylemek pek doğru olmayacaktır.

 

Tablo: 6 Aile Türüne Göre Gıda Tüketimi

 

Aile

Ekmek

Patates

Meyve

Sebze

Et ve Et Ürünleri

Yumurta (adet)

Süt ve Süt Ürünleri

Şeker ve Tatlılar

Genel

130

55

50

89

23

60

152

12

Şehir

113

50

20

72

23

41

70

16

Köy

137

57

63

95

23

68

186

10

Kaynak: Koyçuyev, 2002:167

 

Tablo: 7 Aile Başına Ortalama Gelir

Aile Tipi

Ortalama Yıllık Gelir

Ortalama Aylık Gelir

Genel

11.092.57 som (627 $)

924,4 som (52,2 $)

Şehir

11.937.3 som (624 $)

994,8 som (56,2 $)

Köy

10.517.5 som (594 $)

876,5 som (49,5 $)

Kaynak: Koyçuyev, 2002:168

Kırgızistan’da gelir dağılımındaki adaletsizlikle birlikte yoksulluğun artması beraberinde bir takım sosyal sorunlar getirmektedir. Son 12 yılda hukuki açıdan suç işleme oranı yükselmiş ve ahlaksızlık daha da artmıştır .Uyuşturucu maddesi ile suçluların sayısı %31,9’a artmıştır . Kayıtlı suçlu sayısı 39951’dir .(1999 yılı ) Suç işleyenlerin 1/3’i hiçbir yerde okumayan veya çalışmayan işsizler tarafından oluşturulmaktadır. Son iki yılda beri özelikle yabancılara yönelik gasp olaylarında büyük artış meydana gelmiştir. Diğer taraftan, bir iç isyana dönüşen aksı olaylarının arkasındaki gerçek te yoksulluk olgusu olduğu kanaatindeyim.

IV. SONUÇ

Tarım ve hayvancılığa dayalı bir ekonomik yapıya sahip olan Kırgızistan’da piyasa ekonomisine geçiş sürecinde yaşanan sıkıntılar sonucu üretimin düşmesi beraberinde işsizlik ve yoksulluk getirmiştir. Yoksulluk ta ülkenin sosyal barışını tehdit etmekte, uluslararasında camiada itibarını zedelemekte ve ülkeye yabancı sermaye girişini engellemektedir. Bu da ekonomik kalkınma için dış tasarrufa ihtiyaç duyulan ülkede yoksulluk kısır döngüsüne yol açmaktadır.

Kırgızistan’da yoksulluğun önüne geçilmesi için ekonomik hayatın normal seyrine dönmesi gerekir. Bu bağlamda öncellikle ülkenin en önemli geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılığı yeniden canlandırılması ve imalat sanayiine işlerlik kazandırılması zaruridir. Böylece hem yeni istihdam alanları yaratılacak hem de mevcut çalışanların ekonomik durumları düzeltilmiş olacaktır.

KAYNAKÇA

BUDAK, Feyzullah (1997), Kırgızistan, Dünü, Bugünü, Yarını, 2. Baskı, Ankara: Ocak Yayınları.

DPT (2001), Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Gelir Dağılımının İyileştirilmesi ve Yoksullukla Mücadele Özel İhtisasa Komisyonu Raporu, Ankara: DPT Yayını, No: DPT: 2599- ÖİK: 610.

KIRGIZİSTAN MİLLİ İSTATİSTİK KOMİTESİ (2001), 10 Yıl İçerisinde Bağımsız Kırgızistan, Bişkek.

KOYÇUYEV, Turar (2002), Sovyet Sonrası Yeniden Yapılanma – Teori, İdeoloji, Realiteler (Çev: Seyfullah ÇEVİK ve Cıldızbek OSMONALIEV), Bişkek: Kırgızistan- Türkiye Manas Üniversitesi Yayınları No:23.

LIPSEY, Richard G. ve diğerleri (1984), İktisat- 1 (Çev: Ö. Faruk Batırel vd.), Eskişehir: Bilim Teknik Yayınevi.

UNDP (2002), İnsani Gelişme Hakkında Milli Rapor, Bişkek.

62126 kez görüldü, 5 kez indirildi.

<< --
 
EBSCO
PROQUEST
CABELLS DIRECTORY
INDEX COPERNICUS
SOCIOLOGICAL ABSTRACTS
ASOS Akademia Sosyal Bilimler Index
Üye Girişi
DUYURULAR/HABERLER
Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu konudaki sorumluluk yazarlarına aittir.
Ampirik veriler, değerlendirme sürecinde hakem veya hakemler tarafından talep edilirse, yazar veya yazarlar ilgili verileri paylaşırlar.
Bu verilerin bir başka çalışmada kullanılmaması esastır.
© 2000 - 2024 İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi