Yıl: 2003/ Cilt: 5 Sayı: 2 Sıra: 4 / No: 172 /     DOI:

Ekonomik Boyutuyla Yolsuzluk Olgusu Ve Yolsuzlukla Mücadele
Doç.Dr. Mircan YILDIZ TOKATLIOÄžLU
Uludağ Üniversitesi - İİBF - Maliye Bölümü

GİRİŞ

Ülkemiz, bir yandan, son yıllarda yaşadığı ekonomik krizi ve istikrar sorunlarını çözmeye çalışırken, diğer yandan , hiç de yeni olmayan, fakat yargıya intikal eden olay sayısı ve sıklığı dikkate alındığında, bugün ciddi boyutlara ulaştığı anlaşılan yolsuzluk sorunu ile karşı karşıyadır.

Bu çalışmada yolsuzluk kavramı ve yolsuzluğun dünyada ve Türkiye'deki nedenleri üzerinde durulduktan sonra, bu sorunla mücadele için ne tür önlemler alınabileceğine ilişkin kısa bir değerlendirme yapılacaktır. Ekonomik olduğu kadar, siyasal, kültürel, hukuki ve ahlaki boyutları olan yolsuzluk kavramının ve dolayısıyla sorununun ideal bir yaklaşımla disiplinler arası incelenmesi gerekmektedir. Ancak biz burada yolsuzluk kavramını sadece ekonomik boyutu ile ele almaya çalışacağız.

YOLSUZLUK KAVRAMI VE TÜRLERİ

Yolsuzluk, temelde bir insan davranışıdır, hem de çok eski bir insan davranışıdır. Dolayısıyla insanı ve toplum içindeki insanın sorunlarını inceleyen çeşitli bilim dalları da yolsuzluk sorununu kuramsal temellere oturtmaya çalışmışlardır.

İster gelişmiş isterse gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde olsun, toplumdaki yozlaşmaya ve çürümüşlüğe işaret eden yolsuzluk kavramı, rüşvet, zimmet, iltimas, irtikap, ihtilas, kaçakçılık, görev ve yetkinin kötüye kullanımı gibi yasa dışı ve ahlak dışı sayılabilecek, haksız rekabet yaratarak haksız kazanca yol açan tüm işlem ve eylemleri içermektedir. En genel anlamıyla, "elinde güç bulunduran bir kişinin , kendine ya da öngördüğü kişi ya da gruplara belli bir çıkar sağlama amacıyla bu gücünü kullanmasıdır."Ancak burada zora dayanan güç kullanımından ziyade, kurumsallaşarak otorite haline gelmiş bir güç kullanımı söz konusudur. Bu bağlamda yolsuzluk,kamu-özel sektör, gönüllü-cebri, üst düze-alt düzey gibi ayrımlarla incelenebilirse de, özünde aynıdır (Cingi,1994,s.3).

Yani, yolsuzluk davranışları sadece kamu gücünü elinde bulunduran siyasetçi ve bürokratlara özgü değildir. Kamu gücünü kullanmayan, ama örneğin ekonomik güce sahip olan kişiler için de yolsuzluk olarak nitelenebilecek davranışlar söz konusu olabilir. Yolsuzluk davranışı bir kişinin sahip olduğu karar verme gücünü kendine ya da bir başkasına özel çıkar sağlayacak şekilde kullanması olarak algılanırsa, özel kesimde de yolsuzluk davranışı örneklerine rastlanabilmektedir. Türkiye'de 1980'li yılların başında karşılaşılan "banker skandalları" ile geçtiğimiz birkaç yıl içinde ortaya çıkarılan , kamuoyundaki yaygın deyimiyle "banka hortumlama" olayları ve son bir iki yıl içinde renkli adlarla geçekleştirilen operasyonlarla ortaya çıkarılan olaylar yolsuzluk davranışlarının toplumda ne boyutlara vardığının somut ölçüsüdür.

Ancak burada üzerinde duracağımız yolsuzluk daha çok kamu gücünün kötüye kullanımına ilişkin davranışlardır. Diğer bir ifadeyle, kamu görevlilerinin yapılmaması gereken işlemleri yapmaları ya da yapmaları gereken işlemleri çabuklaştırmaları karşılığı çıkar sağlamaları "yolsuzluk" olarak adlandırılmaktadır (Çulpan,1990,s.34).Bu tür yolsuzluk girişimleri tüm topluma ait değerlerin yasal olmayan ve adaletsiz bir biçimde özel kişilere aktarılmasını kapsamaktadır (Şaylan,1995,s.3-4).Elbette özel kesimde görülen kimi yolsuzluk türlerinin, Türkiye'deki banka hortumlamaları örneğinde olduğu gibi, toplumsal maliyeti de ağır olabilmektedir.

Rüşvet

Kamu görevlilerinin kamusal mal ve hizmetlerin arz edilmesinde görev ve yetkilerini kötüye kullanarak, muhatap oldukları kişi ve kurumlara ayrıcalıklı işlem yaparak para ve/veya diğer şekillerde bir menfaat elde etmelerini ifade etmektedir.

Zimmet

Kamu görevlilerinin para ve/veya mal niteliği taşıyan kamusal bir kaynağı yasalara aykırı olarak kişisel kullanımı için harcaması ya da kullanması olarak tanımlanabilir.

Siyasal Kayırmacılık

Siyasal partilerin, iktidara geldikten sonra kendilerini destekleyen seçmen gruplarına çeşitli şekillerde ayrıcalıklı işlem yaparak bu kimselere haksız yere kazanç sağlamalarıdır. Yani partizanlık yapmaktır.

Adam Kayırmacılık

Bir kimsenin beceri, kabiliyet, başarı ve eğitim düzeyi vb. faktörler dikkate alınmaksızın sadece politikacı ve bürokratlar ile olan akrabalık ve/veya arkadaşlık-dostluk ilişkileri esas alınarak kamu görevlisi istihdam edilmesidir.

Diğer yozlaşma ve yolsuzluk türleri de oy ticareti, lobicilik, rant kollama, kamu sırlarını sızdırma ve vurgunculuk,gönül yapma ve siyasal manipülasyon olarak ifade edilebilir (ayrıntılı bilgi için bkz:Aktan,1992,s.25-50).

DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE YOLSUZLUÄžUN NEDENLERİ

Yolsuzluk ve rüşvet bugün, dünyanın gerek gelişmiş gerekse az gelişmiş ülkelerinin ve uluslar arası çeşitli kuruluşların gündeminde ilk sıralarda yer almaktadır.
Ünlü italyan maliyeci Vito Tanzi, yolsuzluk ve rüşvetin önceki dönemlere göre, bugün daha sık gündeme gelmesinde pek çok faktörün etkili olduğunu vurgulamaktadır (Tanzi, 2001,s.1-5).Bunlar;

-Soğuk savaşın bitmesiyle, daha önceleri her sistemin anti propagandaya yol açmaması için başvurduğu kendi içindeki üst düzey siyasi yolsuzlukları önemsememe eğilimi bitmiştir.

-Dünyada çeşitli ülkelerde, demokratik hükümetlerin sayısındaki artış ve özgür ve aktif medyanın yaygınlaşması yolsuzluğu kamuoyunda daha kolay tartışılır hale getirmiştir.

-Küreselleşme sürecinin artması yolsuzluk ve rüşveti, yolsuzluğun yoğun olduğu ülkelerden, yolsuzluğun az olduğu ülkelere doğru bulaşıcı bir hastalık gibi yaygınlaştırmıştır.

-Yine küreselleşme ile piyasa ekonomisinin yaygınlaşması,rekabetin artması, rüşvetin rekabette öne geçmenin bir parçası olmasına yol açmıştır.

-Yolsuzluk ve rüşvetle ilgilenen ulluslararası kuruluşlar yaygınlaşmaya (ULUSLAR ARASI ŞEFFAFLIK ÖRGÜTÜ gibi) başlamıştır.

-Son yıllarda çeşitli ülkelerde uygulamaya giren özelleştirme politikaları, yolsuzlukla yakından bağlantılı konu haline gelmiştir

-Birçok ülkede, özellikle OECD ülkelerinde, uluslar arası pazarlarda rüşvet vermek suç teşkil etmezken,OECD bu durumu değiştirmek çalışmalara başlamıştır.

Dünyada çeşitli kuruluşların yaptığı araştırmalar, rüşvetin boyutunun büyük olduğunu göstermektedir.Birleşmiş Milletler Dünya Kalkınma Raporu'na göre, uluslar arası şirketlerin büyük bir kısmı yatırım yaptıkları ülkelerde rüşvet vermek zorunda kalmaktadırlar. Yine örneğin Fransa hükümetine sunulan gizli bir raporda, 1994 yılında Fransız firmaları yabancılara 10 milyar fransız frangı rüşvet vermiştir. Almanya'da 1995 yılında Alman firmalarının yabancılara 3 milyar dolar rüşvet ödediği açıklanmıştır (İyibozkurt,s.380-382).

Dünyada çeşitli ülkelerin yolsuzluk ve rüşvet açısından durumunu ortaya koymak için, Uluslar arası Saydamlık Örgütü tarafından , üç yıldan beri, YOLSUZLUK ALGILAMA ENDEKSİ yayınlanmaktadır.Çeşitli uluslar arası kurumlardan sağlanan bilgiler ve çeşitli anket sonuçlarından da yararlanarak oluşturulan bu endekste, yolsuzluğun en az algılandığı ülkeye 10 üzerinden en yüksek, en çok algılandığı ülkeye ise en düşük puan verilmektedir. Buna göre, yolsuzluğun en fazla az gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkelerde daha yoğun algılandığı ortaya çıkmaktadır. Ancak bu endeks, bir ülkenin diğerine göre daha kirli olduğunu göstermemektedir (Şener,2001,s.347-348; yolsuzluk algılama endeksinde çeşitli ülkelerin ve Türkiye'nin durumu için Uluslar arası Şeffaflık Örgütü'nün web sitesine bakılabilir: http://www.transparencyinternational.org.)

Vito Tanzi'ye göre, dünyanın pek çok ülkesinde karşılaşılan yolsuzluk sorunun pek çok ekonomik nedeni vardır ( Tanzi,2001,s.7-10):

-Gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede devletin ekonomik yaşama müdahalesi çok sayıda yasal düzenleme ve kurallar çerçevesinde yürütülmektedir. Bu mevzuat ve kuralların vatandaş açısından karmaşıklığı bürokratlara büyük bir güç vermekte ve yolsuzluğa fırsat yaratmaktadır.

-Vergi uygulamaları ve teşvikleri yolsuzluğa yol açabilecek boyutlar taşıyabilir. Vergi yasalarının karmaşıklığı, vergilerin ödenmesinde vergi mükellefleri ile vergiyi toplayanların sık sık karşı karşıya gelmesi, vergi toplayanların ücretlerinin düşüklüğü, vergi teşviklerinin sağlanmasında verginin tahakkukunda denetlenecek mükellefin seçiminde bürokratın sahip olduğu takdir hakkı gibi faktörler yolsuzluğa zemin hazırlayıcı olabilmektedir.

-Kamu harcama kararları da yolsuzluğa yol açabilmektedir. Kamu yatırım projelerine ilişkin kararlar, devletin mal ve hizmet alımı demek olan ihaleler bütçe dışı tutulan hesaplar gibi konularda şeffaflığın olmaması ve etkin bir kurumsal denetimin bulunmaması yolsuzluğa neden olabilecek temel faktörlerdir.

-Birçok ülkede devletin elektrik, su, konut, kredi vb. çeşitli mal ve hizmetleri piyasa fiyatlarının altında satması yolsuzluk için uygun bir alan olmaktadır.

-Siyasi partilerin finansmanı da yolsuzluğa yol açabilecek bir alan olabilmektedir.

Tanzi yolsuzluğa dolaylı etkide bulunan faktörleri ise şöyle ifade etmektedir (Tanzi,2001,s.10-14):

Bürokrasinin kalitesinin zayıflığı, kamu sektöründeki ücret düzeyinin düşüklüğü, kurumsal kontrollerin azlığı ve güçsüzlüğü, yasa, yönetmelik ve tüzük uygulamalarının saydam olmayışı,yolsuzlukla mücadele edecek lider eksikliği.

Yukarıda sıralanan bu nedenler, Türkiye'de görülen yolsuzluk olaylarının açıklanmasında da geçerlidir demek yanlış olmayacaktır. Nitekim,Türkiye'deki durumu analiz ederken, bugünkü yolsuzluk ortamının bu derece genişlemesinin nedeni olarak, kimi iktisatçılar, yirmi yıldır uygulanan neo liberal iktisat ve maliye politikalarının önemli rolü olduğu görüşünü savunmaktadırlar. Gerçekten de 1980' den sonra yürürlüğe giren neo liberal politikalarla devlet eliyle rant, vurgun, avanta yaratma çabaları, "benim memurum işini bilir" zihniyetinin açık açık ifade edilmesi bugünkü genel çürüme ve yozlaşma ortamını hazırlamıştır ( Boratav,2000,s.139-146).

Yolsuzluğun en fazla görüldüğü alanlar;kamu ihale ve inşaatları, silah ve savunma sektörü, petrol ve enerji sektörü,finans sektörü, ithalat ihracat ve gümrükleme alanlarıdır.

YOLSUZLUÄžUN EKONOMİYE ETKİLERİ

Yolsuzluğun ekonomiye maliyeti ağır olmaktadır. Şöyle ki; kamu gelirlerini azaltmakta, buna karşılık kamu harcamalarını arttırmaktadır. Böylece hükümetlerin sağlıklı bir maliye politikası izleme olanağı azalmaktadır. Vergi yükünü ve kamu hizmetlerinin maliyetini arttırmaktadır. Gelir dağılımını bozmaktadır. Ayrıca yolsuzluk ve rüşvet, piyasayı saptırarak, kaynakların daha az verimli alanlara yönelmesine neden olmaktadır. Çünkü yolsuzluk teşvikleri amacından saptırmakta, keyfi bir vergi gibi etkili olmakta, mülkiyet haklarının korunmasını engellemekte, hükümetlerin piyasayı yönlendirici faaliyetlerinin etkisini ortadan kaldırmaktadır Yapılan araştırmalar yolsuzluğun ekonomideki yatırımları azaltarak, büyümeyi yavaşlattığını, yoksulluğu arttırdığını ortaya koymaktadır. Bir vergi gibi etkili olduğundan ülkeye yabancı sermaye girişlerini de azaltıcı rol oynamaktadır( ayrıntılı bilgi için bkz: Tanzi,2001,s.20-22; Gray ve Kaufmann;1998,s.92-93).

YOLSUZLUKLA MÜCADELE

Ülkelerin ekonomik gelişmesini olumsuz etkileyen yolsuzlukla mücadele edilmesi gerekmektedir. Elbette yolsuzluğun diğer boyutları dikkate alınarak yürürlüğe konacak siyasal, yönetsel ve hukuki önlemlerin yanı sıra hangi ekonomik önlemlerin alınması gerekir?

Yolsuzluğun ekonomik olarak iki boyutu vardır. Arz ve talep . Yani rüşveti kamu hizmeti talep edenlerin yolsuzluk ve rüşvete ilişkin talepleri ile kamu sektöründe çalışan bazı personelin, kamu hizmetini yerine getirirken bunu bir fiyat karşılığı yapması konusunda alınabilecek önlemler söz konusudur.

Dolayısıyla yolsuzlukla mücadelede talep yönünü azaltacak biçimde vergi, sübvansiyon, ticaret, özelleştirme vb. mevzuat düzenlemeleri yenilenmeli ve saydamlaştırılmalıdır, keyfilikten çıkarılmalıdır.

Arz yönünden ise; kamu sektöründeki ücretlerin arttırılması, dürüst ve namuslu davranışların ödüllendirilmesi, yolsuzluk ve rüşvete uygulanan cezaların arttırılması, kamu kuruluşlarındaki denetimin arttırılması gerekir.

Bir başka önlem de siyasi partilerin finansmanı sorununu , siyasetin kişisel bir yatırım alanı gibi algılanmasını engelleyecek şekilde çözümlemek gerekmektedir.

Daha genel çözümler ise, yolsuzluğun başlıca nedenini devletin ekonomiye müdahalesinin gittikçe genişlemesinde gören ve bu doğrultuda devletin müdahalesinin azaltılmasını,devletin küçültülmesini öngören neo liberal çözümlerden çok, kamu kesiminin etkinleştirilmesinde görülmelidir. Ayrıca siyaset-sermaye kıskacından kurtulmuş özgür bir MEDYA ya ihtiyaç vardır.

Toplumlarda yolsuzluğu tümüyle ortadan kaldırmak mümkün değildir. Ancak alınacak köklü önlemlerle azaltılabilir. Bu da ancak DEMOKRASİNİN tam olarak işletilebildiği ülkelerde mümkün olabilecektir.

Yabancı bir uzmanın deyişiyle; "Türkiye'de yolsuzluğun algılanma biçimi değişene kadar , yolsuzluk sorunu çözümlenemez."

 KAYNAKÇA:

Aktan, Coşkun C.; (1992), Politik Yozlaşma ve Kleptokrasi (1980-1990 Türkiye Deneyimi), Afa Yayınları, İstanbul.

Boratav, Korkut; (2000), "Rant Ekonomisi ve Devlet: Sorunlar ve Yanlış Çözüm Yolları", Yeni Dünya Düzeni Nereye? , İmge Kitabevi, Ankara, s.139-146.

Cingi, Selçuk; (1994), "Yolsuzluk Olgusu ve Ekonomik Analizi Üzerine Notlar", Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 12, s.1-8.

Çulpan, Refik; (1990), "Bürokratik Sistemin Yozlaşması", Amme İdaresi Dergisi, Cilt 13, Sayı 2 (Haziran).

Gray, W.Cheryl, Kaufmann, Daniel; (1998), "Yolsuzluk ve Kalkınma", Çeviren: Fikret Demir, Maliye Dergisi, Sayı 128 (Mayıs-Ağustos).

İyibozkurt, Erol; "Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele", Küreselleşme ve Türkiye , Bursa, s.383-385.

Şaylan, Gencay; /1995), "Değişim ve Yolsuzluk", Amme İdaresi Dergisi, Cilt 28, Sayı 3 (Eylül), s.3-18.

Şener, Orhan; (2001), Kamu Ekonomisi, 7. Baskı, Beta Yayıncılık, İstanbul.

Tanzi, Vito; (2001), "Dünya Çapında Yolsuzluk: Nedenleri, Sonuçları, Boyutları, Çözüm Yolları", Çeviren: Gamze Kösekahya (http://www.maliye.gov.tr/ab/trbuton/vito.htm. Erişim tarihi:22.07.2003).

62684 kez görüldü, 2 kez indirildi.

<< --
 
EBSCO
PROQUEST
CABELLS DIRECTORY
INDEX COPERNICUS
SOCIOLOGICAL ABSTRACTS
ASOS Akademia Sosyal Bilimler Index
Üye Girişi
DUYURULAR/HABERLER
Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu konudaki sorumluluk yazarlarına aittir.
Ampirik veriler, değerlendirme sürecinde hakem veya hakemler tarafından talep edilirse, yazar veya yazarlar ilgili verileri paylaşırlar.
Bu verilerin bir başka çalışmada kullanılmaması esastır.
© 2000 - 2024 İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi