Yıl: 2003/ Cilt: 5 Sayı: 2 Sıra: 5 / No: 169 /     DOI:

Mesleki Sosyalleşmenin Çocuklar Üzerine Etkileri
Yard.Doç.Dr. Serap ÖZEN KAPIZ
Muğla Üniversitesi - İİBF - Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü

Belli bir statüyü işgal eden bireyin o statünün gerektirdiği rol davranışını uygulayabilmesi için o rolün davranış kalıplarını bilmesi gerekmektedir. Bireyler, üyesi bulundukları sosyal sistemler içinde, işgal ettikleri statülerin bir sonucu olarak, kendilerinin ve diğerlerinin beklentilerini sosyalleşme sayesinde öğrenirler. Roller ailede, okulda veya işyerinde öğrenilir ve sosyalleşme sürecinin bir parçasıdır. Yaşamın ilk yıllarında ailede başlayan sosyal rollerin öğrenilmesi süreci (sosyalleşme) yaşam boyu devam etmektedir. Bireyler aileden ayrılıp eğitim kurumlarına geçişte, eğitim sürecinde, iş yaşamına geçişte ve evlilik yaşamlarında farklı statüler ve roller üstlenmekte ve bulundukları her durumsal koşulda yeni rol davranışları öğrenmektedirler. Yetişkin bireyler, genellikle cinsiyet, evlilik, iş ve arkadaşlık gibi birden fazla rolü aynı anda yerine getirmek durumunda kalmaktadırlar. Mesleki sosyalleşme de, bireyin en önemli yaşam rollerinden birini öğrendiği bir sosyalleşme sürecidir. Bu çalışmada, mesleki sosyalleşmenin ebeveyn davranışlarını etkileyerek ailede çocuklar üzerine nasıl yansıdığı anlatılmaktadır.

 1. Mesleki Sosyalleşme Kavramı

Birey yaşamında merkezi bir öneme sahip olan iş yaşamı, yeni bir statü ve rolü de beraberinde getirmektedir. Böylece sosyalleşme süreci, bireyin üstlendiği yeni rol nedeniyle iş yaşamına katılımdan sonra da devam etmektedir. Bir meslek sahibi olmak için alınan formel eğitim ve iş yaşamına katıldıktan sonra işe ve işyerine uyum sürecinde alınan eğitimler, bireyin sahip olduğu mesleğin rol ve davranış kalıplarını benimsemesinde etkili olmaktadır (PAVALKO, s. 116-177). İşte şekillenen davranışlar ve tutumlar, değerler üzerinde bir köprü kurarak zihinsel esneklik veya psikolojik tutumlarla, bireyin kendine, çevresine ve çocuklarına doğru temel uyumlarını etkileyerek taşınır veya genelleştirilir. Böylece işyerindeki yaşantılar, kişilik üzerinde güçlü etkileri olur. Bu etkiler sayesinde evlilik, ana baba-çocuk ilişkisi ve sosyalleşme süreci de değişime uğrayabilir. Nitekim ebeveynlerin çocuklar üzerindeki önemli bir etkisi, babanın mesleki sosyalleşme süreciyle birlikte değişen kişilik özelliklerinin çocuk yetiştirme davranışlarına yansımasıdır.

Mesleki sosyalleşme, olumlu koşullar altında bireylere yeni yetenekler, bilgi ve beceriler kazandırmaktadır. Birey yaşamının bütünlüğü içinde, iş ve ailenin birbirinden ayrılamayacağı gerçeği altında, bireyin mesleki sosyalleşme süreci ile içselleştirdiği davranış ve kişilik değişiklikleri, aile yaşamı ve özellikle de, çocukların yetiştirilmesi üzerinde güçlü etkisi olmaktadır. Ebeveynin iş yaşamından elde ettiği olumlu deneyimler, aile yaşamının şekillendirilmesinde de etkilidir. Örneğin bir satış elemanının, iş dışındaki yaşamında da, daha geniş bir sosyal çevreye ve sosyal ilişkilere sahip olması gibi. Diğer yandan, mesleki sosyalleşme sürecinde, bireyin değişen kişilik özelliklerinin aile rolü ile çatıştığı da görülebilmektedir. Örneğin, hoşgörülü, sakin ve sevecen birinin, katı bir disiplin ve otorite altında çalışması, aile içinde ve özellikle de çocukları üzerinde katı kurallar uygulamasına ve sınırlayıcı bir rol sergilemesine neden olabilmektedir.
Şekil-1'de işin, bireyin psikolojik sağlığını etkileyerek aile sorumlulukları üzerindeki olası dolaylı etkileri anlatılmaktadır. Özellikle işten kaynaklanan olumsuz ruh hali, ebeveyn davranışlarına ve böylece çocukların davranışlarına yansımaktadır. Ebeveynin olumsuz ruh hali, reddedici ve cezalandırıcı ebeveyn davranışlarıyla ilişkilidir. Bu ebeveyn tarzı çocuklar üzerinde davranış düzensizliği, endişe/geri çekilme dikkat/olgunlaşmamışlık gibi farklı etkiler yaratabilir (BARLING, s. 67).


Kaynak: Barling, Julian, "Work and Family: In Search of More Effective Workplace Interventions", Trends in Organizasation Behavior, Vol.1, (Edi. C.L. Cooper, D.M. Rouseau), John Wiley&Sons Ltd., 1994, s.68.

2. Mesleki Bağ Hipotezi ve Mesleki Sosyalleşme

Çocukların davranışlarında ilk ve doğrudan etkiye sahip olan ebeveynlerin iş rolleri, ebeveyn davranışlarını etkilediği için iş-aile arasındaki etkileşim, çocuklar bakımından da son derece önemlidir. Bu konuda Kohn ve arkadaşları, mesleki sosyalleşmenin çocuklar üzerindeki etkisini, mesleki bağ hipotezi ile açıklamaya çalışmışlardır. Bu hipoteze göre, ebeveynin iş özellikleri belirli davranışsal talepler içermektedir. İşten elde edilecek ödüller davranışsal taleplerin karşılanmasına bağlıdır. Yaşanan uyum sürecinde değişen kişilik özellikleri, çocuk yetiştirme davranışında belirleyici özellik taşımaktadır. Mesleki bağ hipotezi, ebeveynin iş özellikleri ve çocukların sosyalleşmeleri arasında üç önemli zincirleme bağ kurmaktadır: Ebeveynin iş değerleri kendi değerlerine, değerlerinden önce kendi davranışlarına ve sonra da çocukların değer ve davranışlarına yansımaktadır.
Beyaz yakalı ebeveynler iş özelliklerine bağlı olarak, otonomi ve kuralların içselleştirilmesine önem verirken, mavi yakalı çalışanlar ise dışarıdan empoze edilen kurallara uymaya önem vermektedirler. Standardizasyon, düşük otonomi, fazla danışma, basit ve rutin işlerin, daha karmaşık, iş için fırsatların azlığı bilişsel becerilerin önemli bir bileşeni olan zihinsel esnekliği azaltırken, psikolojik stresi arttırdığı bilinmektedir. Böylece, ebeveynin otonominin yüksek olduğu kompleks bir işe sahip olması, çocukların kendilerini yönlendirme beklentilerini, zihinsel esneklik düzeylerini ve kalitesini arttırmaktadır (PARCEL-MENAGAN, s.344-346).
İş karmaşıklığı düşük olan ebeveynler, çocuklarının sosyalleşme aracı olarak dışsal kontrollere daha çok önem verirler. Bu çocuklar üzerinde davranış problemleri yaratabilmektedir. Böylece, işin karmaşık olup olmaması, işteki sosyal kontrol biçimleri ve çocukların sosyalleşmesindeki mekanizmalar arasında bir bağ oluşmaktadır (KOHN, s.15). Ailede emeğinin geleneksel cinsiyet ayrımına dayalı dağılımı göz önüne alınarak, babanın ve annenin işinin mesleki sosyalleşme sürecinde çocukları üzerinde nasıl etkili olduğu aşağıda ayrı ayrı ele alınmaktadır. Ancak, bu konuda babalar üzerinde daha çok araştırma yapılmış olması dikkat çekicidir.

3. Mesleki Sosyalleşme Sürecinde İşin Çocuklar Üzerindeki Etkileri


3.1. Babanın İşinin Çocuklar Üzerindeki Etkileri

- İşin Niteliği

Babaların kendi mesleklerinde yararlı tutum, davranış ve değerleri çocukları ve özellikle de oğulları üzerinde tekrarlamaya çalıştıkları bulunmuştur. Kohn' a göre, iş rutin, aşırı denetimli ve basitse, erkek çocukların uyumu ve otoriteye itaat etmelerine çok büyük önem verilir. Çünkü bu davranışlar, babanın işyerinde zorunludur. Önceden belirlenmiş davranışlara uyulması, saygı gösterilmesi, şefe riayet mavi yakalı çalışma ortamında verilen değerlerdendir. Alternatif olarak profesyonel ve yönetsel işlerde olduğu gibi, bağımsız ve karmaşık düşünce yapısı gerektiren işlerde, babalar çocuklarına kendi kendilerini yönlendirme değerini kazandırmaya çalışacaktır. Çocuk yetiştirme değerlerindeki ebeveyn işinin niteliğinden kaynaklanan sınıf farkları, bu açıklamalara uygun şekilde pek çok araştırmada ortaya konulmuştur. Araştırmalarda, daha yüksek sosyal sınıftaki erkekler, mavi yakalı erkeklerle karşılaştırıldığında, mavi yakalı erkekler destekleyici olmaktan çok emir verici bulunmuşlardır. Bunlar sorunların nedenlerini ve suçluyu ortaya çıkarmaktan çok, fiziksel cezaya güvenirler. Düşük nitelikli işlerde çalışan erkeklerin, düşük iş doyumu ve otonomi yokluğu yüzünden yaşadıkları hayal kırıklığı nedeniyle çocuklarını daha katı biçimde disiplin uygulayarak cezalandırdıkları görülmektedir (MORTIMER- LORENCE-KUMKA, s.22).

-Çalışma Zamanı

Bir araştırmada, babanın işte geçirdiği zamanının çocuklarıyla geçireceği zamanı olumsuz etkilediği bulunmuştur. Böylece, işe ayrılan zaman arttıkça babanın çocukları ile etkileşimi de azalmaktadır (BARLING, s. 165, ROCKVILLE, s.200-202). Babanın çalışma saatlerinin düzensizliği, özellikle vardiya çalışması baba-çocuk ilişkisinde zorluklara neden olmaktadır. Örneğin, gece/öğleden sonra vardiyasında çalışan babaların çocuklarıyla birlikte olabilecekleri zaman dilimi daha azdır. Bu yüzden, bu babaların çocuklarıyla yakın ilişkiler kurmaları, onları yönlendirmeleri ve disiplin gibi konularda yetersiz kaldıkları görülmektedir (HOOD-GOLDEN, s. 133-134). Babanın işe ilişkin uzun süreli ve sıra dışı yokluğu (düzensiz çalışma saatleri, uzun süreli iş gezileri gibi) da, annenin çocuk üzerindeki davranış ve tutumlarını etkileyerek, çocuğun davranışları üzerinde dolaylı etkiye sahip olmaktadır. Babanın yokluğunda annenin çocuklar üzerinde daha kontrollü ve tüm sorumluluğu üstlendiği düşünüldüğünde, bu durum anne-çocuk ilişkisini olumsuz etkilemektedir (BARLING, s.168-170).

- İşin Statüsü

Babanın işi, çocukların ve özellikle erkek çocukların meslek seçimlerinde de etkilidir. Yapılan araştırmalar, erkek çocuklarının babalarının mesleğine benzer mesleği seçme eğilimini ortaya çıkarmaktadır. Baba-oğul arasında kuşaklar arası mesleki değişkenlerin geçişi, yakın ve samimi bir baba-oğul ilişkisinin varlığına dayandırılmaktadır. Ancak, yakın ilişkiye rağmen, babanın mesleki prestiji ve ekonomik statüsü de, mesleğin seçiminde önemli bir etkendir (BARLING, s.171-172). Bu durumda, eğer yakın baba-oğul ilişkisi varsa, yüksek statülü işlerde çalışan babaların oğulları babalarınınkine benzer meslekleri seçme eğilimi gösterirken, düşük statülü işlerde çalışan babaların oğulları ise, daha yüksek statülü meslek seçme eğiliminde olmaktadırlar.
Daha yüksek sosyal statüdeki erkekler çocuklarına daha yakın ve daha çok destekleyici olurlar. Yüksek sosyal statüdeki erkekler, kendi kendilerini yönetebildikleri mesleki faaliyetlere sahip oldukları için onlardan beklenen, çocuklarının içsel psikolojik gelişimlerine daha ilgili olmalarıdır. Psikolojik özelliklerin kullanılmasıyla artan ebeveyn-çocuk ilişkileri, erkekler için mesleki başarılarının nedenleri arasında yer almaktadır. Kohn'a göre, sınıfa bağlı ebeveyn değerlerinin varlığı, kuşaklar arasında sosyal sınıf üyeliğinin sürekliliğine yardım etmektedir. Ebeveyn-çocuk ilişkisi çocuğun yetiştirilme tarzına bağlı olarak çocuğun ilerdeki meslek yaşamını etkilemektedir.

- Ücret Düzeyi

Babanın ücret düzeyi de, çocukların yaşamlarında maddi ihtiyaçların karşılanması, ailenin yaşam standardının belirlenmesi ve aile içinde babanın gelir sağlayıcı rolünü pekiştirmesi açısından önem taşımaktadır. Özellikle düşük ücretler, çocukların ihtiyaçlarını karşılayamayan ebeveynler üzerinde baskı ve engellemeler yaratarak, ebeveyn-çocuk ilişkisinde strese neden olmaktadır. Babanın gelir düzeyi, ailede gelir sağlayıcı rolündeki yeterliliğini etkileyerek, özgüvenini ve ailesinin ona verdiği değeri etkilemektedir. Babanın düşük ücreti annenin işgücüne katılımını zorunlu kılabilir. Ailede kadının çalışması eşler tarafından istenmeyen ama maddi zorunluluk taşıyorsa, hem evlilik ilişkisinde, hem de çocuklar üzerinde olumsuz etkilere neden olabilmektedir (PARCEL-MENAGAN, s.17).

- Stres

İşe ilişkin stres, çalışan bireyin kendini aile aktivitelerinden geri çekmesiyle sonuçlanabilmektedir. Özellikle erkek çalışanlar üzerinde görülen bu etki, akşam evde hem eşten, hem de çocuklarından uzak durma ve içe kapanma ile sonuçlanabilmektedir (BUMPUS-CROUTER-McHALE, s. 465-467). Başka bir çalışmanın konusu olabilecek olan sosyal geri çekilme hipotezine göre, davranışsal ve duygusal olarak kendilerini geri çeken ebeveynlerin (özellikle baba), çocukları hakkında daha az bilgi sahibi olduklarını ve aynı olumsuzluğun evlilik ilişkisi açısından da yaşanabileceği vurgulanmaktadır.

3.2. Annenin İşinin Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Kadınların doğurganlık özellikleri ve geleneksel cinsiyet rolleri, çocuğun bakımı ve yetiştirilmesinde annenin merkezi rolünü oluşturmaktadır. Kadınların işgücüne katılımlarında hem niceliksel, hem de eğitim düzeylerinin yükselmesiyle, niteliksel anlamda bir gelişme gözlenmiştir. Annenin çalışmasının, çocuklar üzerindeki ilk göze çarpan etkisi, işin talep ettiği, zaman ve bağlılığın, çocuklara ayrılacak enerji ve zaman miktarını azaltmasıdır (STEGELIN-FRANKEL, s.124). Böylece kadının çalışması, aile ve çocuklar üzerinde olası sonuçlarının tartışılmasına, babanın aile içinde rolünün ve dolayısıyla aile yapısının yeniden şekillenmesine neden olmuştur.

Kadınların çalışmasının en önemli nedenlerinden biri ekonomiktir (COHEN-BIANCHI, s.22-23). Ekonomik krizlerle tek gelirin ailenin geçinmesine yetmemesi, yaşam standardının yükselmesi, tüketim kalıplarının değişmesi ailenin ikinci gelire olan ihtiyacını arttırmıştır. Bu ekonomik koşullar altında da kadınların evde geçirdikleri zamanın maliyetini yükseltmiş ve kadınların işgücüne katılımları artmıştır (EDWARDS, s.185).

Düşük gelir, düşük statü, işte istenmeyen görevler, kontrol ve otonomi yokluğu, hayal kırıklığı veya düşük moral, fazla zaman ve enerji talepleri, fiziksel tehlike ve zorlanmalar erkeklerde olduğu gibi kadın çalışanlarda da, strese neden olmaktadır. Ancak, evli ve anne olan kadınların birincil rolleriyle, bunlara ek olarak üstelendikleri iş rollerinin taleplerini aynı anda karşılamaya ve rolleri arasında bir denge kurmaya çalışmaları kadınlara ekstra stres ve yük getirmektedir. Annenin yaşadığı stres ve zorluklar da, baba da olduğu gibi, ancak farklı boyutlarda, anne-çocuk ilişkisine yansımaktadır.

Annenin işinin çocukların mutluluğu üstündeki etkisinde önemli bir faktör, çocuk bakımının kalitesidir. Çalışan annenin çocukları, annenin işte olduğu zamanlarda genellikle gündüz bakım evlerinde bakılmaktadır. Çalışan kadın ilk çocuğun doğumu ile işe bir süre ara vermektedir. Son yıllarda annenlerin doğumundan sonra işe dönme sürelerinde kısalma gözlenmektedir. Geri dönme genellikle doğumun ilk yılı içinde olmaktadır (JOSEPH, s.430). Bazı araştırmalarda, doğumdan sonraki ilk yıl içinde annenin çalışmasıyla bebeklerin annelerine karşı bir güvensizlik içinde olması ve bebeğin bilişsel ve sosyal gelişimi arasında negatif bir ilişki bulunmuştur (PERRY-JENKIS-REPETTI-CROUTER, s. 981-998). Yine de, bir yaşın üstündeki çocuklar için ev dışındaki bakımın zararlı olduğuna dair yeterli kanıt yoktur. Örneğin çocukların bilişsel ve sosyal gelişimlerinde grubun büyüklüğünden, öğretmenin niteliklerinden ve programın amaçlarından olumlu etkilendiği bulunmuştur (FERBER-O'FARRELL-ALLEN, s.47-48). Rol yükü ve rol çatışmasının yol açtığı stres küçük bebekli kadınlar tarafından çok güçlü bir şekilde hissedilir. Ancak çalışan annelerin hissettiği stresin bebekleriyle olan ilişkilerinde ve bebeklerinin gelişiminde olumsuz etkilediğine dair de, çok az araştırma vardır.

Genellikle anne kendi tercihi sonucu çalışıyorsa, aile sorumluluklarında çok fazla stres yaşamayabilir ve böylece annenin çalışması çocuklar üzerinde olumsuz etki yaratmaz. Anne işinden memnun olduğu ve doyum aldığı sürece bu eve ve çocuklara da olumlu yansımaktadır. Ancak, bu konuda az sayıda araştırma yapılmış olmasına rağmen, çocukların etkilenmesinin annelerin ne yaptığına ve nasıl hissettiklerine bağlı olduğu ortaya çıkmaktadır (FERBER-O'FARRELL-ALLEN, s.47).

Annenin işinin niteliği de, çocuklar için önemlidir. Örneğin, annenin işinin eğitimsel, zihinsel ve psikolojik kaynaklarının kompleks olması, çocuklar için bilişsel teşvik, duygusal destek ve güvenlik anlamında olumlu bir aile ve ev ortamı yaratmaktadır (PERRY-JENKIS-REPETTI-CROUTER, s.981.998). Annenin işinin daha az karmaşık ve daha az zihinsel beceri gerektiren bir iş olması, çocuklar için ev ortamının kalitesini düşürdüğü bulunmuştur. Düşük nitelikli ya da niteliksiz bir iş, annenin zihinsel gelişimini, ebeveyn enerjisini düşürerek, çocuk yetiştirme değerleri ve davranışlarında olumsuz etki yaratabilmektedir. Bu mesleki bağ hipotezini doğrular nitelikte bir etkileşimdir.

Okul öncesi çocuklar üzerindeki araştırmalar, çalışan annelerin çocuklarında bağımsızlığı teşvik ettiklerini göstermektedir (HOFFMAN, s. 205). Oysa çalışmayan anneler, çocuklarının kendilerinden bağımsız olmasını, en önemli rollerinin sona erdiğinin ve artık çocuklarının kendilerine ihtiyacı kalmadığının bir göstergesi olarak algılanmakta ve endişeye kapılmaktadırlar. Çalışmayan anne çocuğunun kendisine olan bağımlılığının sürmesini istemektedir. Bu nedenle de, çocuğun özgüveninin gelişmesinde ve kendi işini kendi görmesinde bir anlamda engel olabilmektedir. Bu, ev işlerinin paylaşımında da ortaya çıkmaktadır. Çalışan annelerin çocuklarının çalışmayan annelere göre daha düzenli ev işi sorumluluğu üstlendikleri görülmektedir (ETAUGH, s.74). Çünkü annenin işte olduğu zamanlarda çocuklar en azından kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri gerekmektedir. Bu da, çocukların özgüvenlerinin gelişiminde önemli bir role sahiptir. Çalışan ve çalışmayan anneler arasındaki bu fark, ev işleri ve rol beklentilerine yansıdığı gibi, çocukların okul başarısına da yansımaktadır. Çalışan annenin çocuklarına daha az zaman ayırabildiği gerçeği, daha az zamanın daha kaliteli bir ilgi ve etkileşimle değerlendirilmesini gerekli kılmıştır. Daha kaliteli ebeveyn-çocuk ilişkisinde kendini gerçekleştiren, bağımsız düşünce ve davranış modeli kazanan, kendine özgüveni yüksek olan çocukların okuldaki başarı çizgilerinin de yüksek olduğu görülmektedir (BARLING, s. 139).

Annenin çalışmasının erkek ve kız çocukları üzerinde farklı etkiler meydana getirdiği gözlenmiştir. Örneğin çalışan annelerin, çalışmayan annelere göre, kızlarıyla daha olumlu ve aktif bir ilişki kurarlarken, işlerinin oğullarıyla olan ilişkilerine olumsuz yansıdığı gözlenmiştir (HOFFMAN, s.190-191). Oysa çalışmayan anne, ailedeki geleneksel cinsiyet rol dağılımının devamını koruyan nitelikte kızlarından çok oğullarına daha çok özen göstermektedirler.

Annenin çalışmasının çocuklarının cinsiyet rollerini öğrenme ve algılama süreçlerinde önemli bir etkisi bulunmaktadır (ETAUGH, s.78-79). Çalışan annelerin çocukları geleneksel cinsiyet rollerini kabullenmeye daha az meyillilerdir. Böylece, hem kızlar hem de erkek çocuklar daha az kalıplaşmış, daha esnek, yeniliklere ve durumsal koşullara kolayca uyum gösterebilecek rol beklentileri kazanmaktadırlar. Özellikle çalışan annenin kız çocukları anneyi model almakta, daha yüksek eğitim ve kariyer hedeflerine yönelmektedirler (SCARR-PHILLIPS-McCARTNEY, s.1404). Böylece annenin rol tutumlarının, kızları üzerinde temel sosyalleşme faktörü olduğu sonucuna varmak da mümkündür (BOHANNON Judy R.-BLATON, s. 173-174). Kendi tercihleri sonucu çalışan annelerin kızları, ebeveynlerine hayranlıkla bakarken, tam tersine düşük gelirli ailelerde zorunlu olarak çalışan annelerin oğulları babalarını daha çok eleştirmektedirler.

4. Değişen Koşullarda Mesleki Sosyalleşme ve Çocukların Yetiştirilmesi

Özellikle son yıllarda, kadınların işgücüne artan katılımları devam etmekle birlikte, dikkat çekici bir değişim görülmektedir: Doğumdan sonra kadınların işe dönme süreleri azalmış, küçük çocuklu annelerin işgücüne katılımları artmıştır. Genç anneler eskiden olduğu gibi ilk çocuğun doğumundan sonra işe uzun bir dönem ara vermek yerine, doğumdan kısa bir süre sonra işlerine geri dönmeyi tercih etmektedirler (EDWARDS, s.186-189). Böylece çalışan kadınlar arasında küçük çocuk sahibi olan annelerin sayısı da artmaktadır. Bu değişim, hem ulusal politikalar, hem de organizasyonel uygulamalar düzeyinde çalışan bireylerin ve özellikle küçük çocuklu çalışan annelerin iş-aile yaşamı arasındaki ilişkilerinin ve yaşam alanlarında üstlenilen rollerin uyumunun önemini bir kez daha arttırmaktadır.

Part-time çalışma ve diğer esnek çalışma şekilleri ebeveynler için çözüm bulmaya yardımcı olan yeni açılımlar olmaktadır. Part-time çalışma, çalışan bireyin ailesine ve çocuklarına daha fazla zaman ayırabilme olanağı vermektedir. Böyle işler, ücret düzeyleri düşük olmasına rağmen zaman esnekliği sunmaları nedeniyle avantajlıdır. Part-time işler, küçük çocuklu ve düşük nitelikli kadın çalışanların, en azından çocuklar büyüyene kadar, iş yaşamından uzak ayrı ve aynı zamanda aile gelirine katkıda bulunmalarına yardımcı olmaktadır. Part-time çalışma, ebeveynler özellikle de anneler için, hem maddi anlamda bir kaynak olmakta hem de çocuklarına ve evine ayıracağı zamanda kısıtlayıcı bir nitelik taşımamaktadır (KERKA).

Yüksek eğitimli kariyer sahibi anneler iş dışındaki zamanlarında uyumak, kendine bakmak ya da boş zamanı değerlendirmek yerine çocuklarıyla daha çok vakit geçirmeyi tercih ederek, çocuklarıyla daha kaliteli ve sıkı bir ilişki kurmayı amaçlamaktadırlar. 224 çift gelirli aile üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, 12 yaşın altında çocuğu olan annelerin %50'si ve babaların ise, %66'sının daha az çalışma ve daha çok aileleri ile zaman geçirmek istedikleri ortaya çıkmıştır (BENOKRAITIS, s.380). Ancak, başka araştırma sonuçları ise, ebeveynlerin özellikle babaların söyledikleriyle davranışlarının uyuşmadığını göstermektedir. Çünkü babaların çocuk bakımına olan katkılarının ve çocukla etkileşimlerinin hala büyük ölçüde pasif olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Örneğin baba, işten eve döndüğünde, çocukla aynı odada onunla ilgilenir gibi görünse de, çocuk kendi halinde oynamaya dalmakta ve baba ya televizyon izlemekte ya da gazete okumaktadır.

Çocukların sosyalleşme süreçlerinde, ilk olarak ebeveynlerini model aldıkları görüşü varlığını korumaktadır. Kariyer sahibi kadınların annelerinin de çalışan kadın oldukları görülmektedir. Bu da, kız çocuklarının annelerini model aldıkları, hatta onları aştıkları görüşünü destekler bir niteliktedir (BASKIN). Bohannon ve Blanton çalışmalarında, anneleri ve kızlarının evlilik, çocuklar ve kariyerleri konusunda benzer tutumlara sahip olduklarını bulmuşlardır (BOHANNON-BLANTON, s. 173-174). Ayrıca ebeveynlerin işteki statüleri, çocukların sosyal gelişimleri ve okul başarıları üzerinde de etkili olmaktadır. Yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, iş ailenin gelirini arttırıyorsa, ebeveynin işi çocukların başarısını olumlu etkilemektedir (SCHMITT-SACCO-RAMEY -RAMEY-CHAN, s.750).

SONUÇ

Bu çalışmada, mesleki sosyalleşme süreciyle değişen ebeveyn kişilik, davranış ve değerlerinin çocuklar üzerinde nasıl etkili olduğu incelenmeye çalışılmıştır. Bu etki, endüstri sonrası topluma geçiş sürecinde de, kuşkusuz varlığını korumaya devam etmektedir. Ancak işlerdeki ve işi yapan çalışan bireylerdeki nitelik değişimiyle birlikte, mesleki sosyalleşmenin etkisinin de farklılaştığı görülmektedir. Kadınların işgücüne katılımlarının artması, cinsiyet rollerindeki sınırların esnekleşmesiyle babanın ailedeki rolü ciddi bir değişime uğramıştır. Annenin baba gibi ev dışında bir işte çalışmaya başlaması, çocuk yetiştirmede annenin rolünü azaltırken, babanın paylaşımını arttırmıştır. Böylece değişen geleneksel cinsiyet rolleri, annenin ve babanın ebeveynlik rolü sorumluluklarını ve dolayısıyla işin çocuklar üzerindeki etkisini artırmıştır.

Babanın otonominin yüksek olduğu karmaşık yapıda bir işe sahip olmasının, çocukların kendilerini yönlendirme beklentilerini ve zihinsel esneklik düzeylerini arttırdığı görülmektedir (PARCEL-MENAGAN, s.13-14). Böylece, profesyonel ve yönetsel işlerde olduğu gibi, işin bağımsız ve karmaşık düşünce yapısını gerektirmesi, böyle bir işe sahip ebeveynlerin çocuklarında kendi kendilerini yönlendirmeye değer vermelerini sağlayabilmektedir.

Annenin çalışmasının çocuklar üzerindeki etkisini belirleyen en önemli faktör ise, annenin çalışmasının kendisi ve diğer aile üyeleri tarafından istenmesi, desteklenmesi ve aynı zamanda, annenin hem iş hem de aile rolünden doyum almasıdır. Kısaca, kadının çalışmasında önemli olan unsurlar, işteki statüsü ve işin özellikleri, işine hem kendisinin hem de eşinin olumlu yaklaşımları, babanın (eşinin) ev işleri ve çocuk bakımındaki paylaşımları ile anneye olan yardım ve desteğini gösterebilmesidir.

KAYNAKÇA

BARLING, Julian, "Work and Family: In Search of More Effective Workplace Interventions", Trends in Organizasation Behavior, Vol.1, (Edi. C.L. COOPER-D.M. Rouseau), John Wiley&Sons Ltd., 1994.

BASKIN, Beverly, "Dual Career Couples-Facing the 'Stress of Success' How Families Cope, Part 1, http://www.selfmagazine.com.

BENOKRAITS, Nijole V., Marriages and Families, Prentice Hall Inc., USA,1993.

BOHANNON, Judy R.-BLATON, P. White, "Gender Role Attitudes of American Mothers and Daughters Over Time", Journal of Social Psychology, Vol 139, No.2, 1999.

BUMPUS, Matthew, F.-CROUTER, Ann C.-McHALE, Susan M., "Work Demands of Dual- Earner Couples: Implıcations For Parents' Knowledge About Children's Daily Lives in Middle Childhood", Journal of Marriage &The Family, Vol.61, No.2, 1999.

COHEN, Philip N.-BIANCHI, Suzanne M., "Marriage, Children and Women's Employment: What Do We Know?", Monthly Labor Review, December, 1999.

EDWARDS, Jeffery R.-ROTHBARD, Nacy P., "Mechanisms Linking Work and Family: Clarifying the Relationship Between Work and Family Contructs", Journal of Management Review, Vol.25, No.1, 2000, s181.

EDWARDS, Jeffery R.-ROTHBARD, Nacy P., "Mechanisms Linking Work and Family: Clarifying the Relationship Between Work and Family Contructs", Journal of Management Review, Vol.25, No.1, 2000, s181.

EPSTEIN, C. Funhs, "Multiple Demands and Multiple Roles: The Conditions of Succesfull Management", (Edi. Faye J. Crosby), Spouse, Parent, Worker On Gender and Multiple Roles, Yale University Press, USA, 1987.

EROÄžLU, Feyzullah, Davranış Bilimleri, İstanbul, 1995, s.89-90, OZANKAYA, Özer, Toplum Bilim, Ankara, 1986.

ETAUGH, Claire, "Maternal Employmet Effects on Children", The Employment Mother and the Family Context, (Edi. J. Frankel), Springer Series, Focus on Women, Vol.14, New York, 1993.

FERBER, Marianne A.- O'FARRELL, M. Brigid- ALLEN, La Rue (Edi.), "Work and Family: Policies for a Changing Work Force", Panel on Employer Policies and Working Families, National Research Council, 1991.

FICHTER, Joseph, Sosyoloji Nedir?, (Çev. Nilgün Çelebi), Attilla Kitabevi, Ankara, 1996.

HOFFMAN, L.W., "Changes in Family Roles, Socializations and Sex Differences", American Psychologist, Vol. 32, 1977.

HOOD, Jane-GOLDEN, Susan, "Beating Time/making Time: The Impact of Work Scheduling on Men's Family Roles", (P. Voydanoff), Work&Family, Changing Roles of Men and Women,, Mayfield Publishing Co., USA, 1984.

JOSEPH, Jutta M., "Children and The Timing of Women's Paid Work After Childbirth: A Further Specification of the Relationship", Journal of Marriage and The Family, Vol. 56, 1994.

KERKA, Sandra, "Flexible Work Schedule", http://www.ed.gov.databases/ERIC_DICEST

KOHN, Melvin, "The Effectes of Social Class on Parental Values and Practices", (Edi. P. Voydanoff), Work&Family, Changing Roles of Men and Women, Mayfield Pub. Co., USA, 1984.

MORTIMER, Jeylan- LORENCE, Jon- KUMKA, Donald, Work, Family and Personality, New Jersey, 1986.

NEWCOMB, Theodore. M.- TURNER, R. H.- CONVERSE, P. E., Social Pscyhology: The Studty of Human Interaction, Halt, Rinehort and Wiston, New York, 1965.

PARCEL, Toby L.-MENAGAN, Elizabeth G., Parents's jobs and Chidren Lives, Aldine DE Gruyter, USA, 1994.
PAVALKO, Ronald M., Sociology of Occupations and Profesions, Illinois, 1988.

PERRY-JENKIS, Maureen-REPETTI, Rena L.-CROUTER, Ann C., "Work and Family in the 1990's" Journal of Marriage and The Family, Vol. 62. No. 4., 2000.

ROCKVILLE, Maryland, "Factors Associated with Fathers' Caregiving Activities and Sensitivity with Young Children", Journal of Family Psychology, Vol.14, No.2, 2000.

SCARR, Sandra-PHILLIPS, Deborah-McCARTNEY, Kathleen, "Working Mothers and Their Families", American Psychologist, Vol.44, No.11, 1989.

SCHMITT, Neal-SACCO, Joshua M.-RAMEY, Sharon-RAMEY Cralg-CHAN, David, "Parental Employment, School Climate, and Children's Academic and Social Development", Journal of Applied Pscyhology, Vol.84, No.5, 1999.

STEGELIN, Dolores A.-FRANKEL, Judith, "Families of Lower-Income Employed Mothers", The Employment Mothers and the Family Context, (Edi. J. Frankel), Springer Series, Focus on Women, Vol.14, New York, 1993.

63071 kez görüldü, 3 kez indirildi.

<< --
 
EBSCO
PROQUEST
CABELLS DIRECTORY
INDEX COPERNICUS
SOCIOLOGICAL ABSTRACTS
ASOS Akademia Sosyal Bilimler Index
Üye Girişi
DUYURULAR/HABERLER
Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu konudaki sorumluluk yazarlarına aittir.
Ampirik veriler, değerlendirme sürecinde hakem veya hakemler tarafından talep edilirse, yazar veya yazarlar ilgili verileri paylaşırlar.
Bu verilerin bir başka çalışmada kullanılmaması esastır.
© 2000 - 2024 İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi