Yıl: 2002/ Cilt: 4 Sayı: 2 Sıra: 2 / No: 58 /     DOI:

Makroekonomistlerin ve Çevrecilerin Birbirlerine Neden İhtiyaçları Var?
Araş.Gör. Doğan BIÇKI
Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi - Kamu Yönetimi Bölümü

Giriş

Ülkeler, yaşam standartlerını devam ettirmek ve iyileştirmek için, doğru makroekonomik ve çevresel politikaları birlikte uygulamalıdırlar.Bu da makroekonomistlerin ve çevrecilerin birlikte çalışmasını gerektirecektir.

Makroekonomistlerin, çevre politikalarını; çevrecilerin, makroekonomik politikaları dikkate aldığı gelişen bir ülke düşünün- isterseniz Ecotopia adını verelim bu ülkeye- tabi ki; her iki grubun öncelikli görevleri farklı olacaktır: Çevreciler,ülkenin çevresel problemlerini seslendirmek durumundadırlar; oysa ki, makroekonomistler, Ecotopia ekonomisinin üzerinde yükseleceği bir temel oluşturmak için, fiyat istikrarının sağlanmasından ve ödemeler dengesinin devamlılığından sorumludurlar.Fakat, onlar da farkındadırlar ki; ülkenin yaşam standardının iyileştirilmesi ve bunun sürdürülmesi için, bu iki grubun birlikte çalışması kendilerine çok şey katacaktır.

Şu anda, eğer, makroekonomik ve çevresel politikalar acil olarak reforme edilmez ise, Ecotopia, yakın gelecekte makroekonomik istikrarsızlık ve çevresel bozulma tehdidi altına girecektir.Siyasa yapıcılar, makroekonomik ve çevresel problemleri birlikte ele aldıklarında ‘’Ecotopia’’ ne durumda olacaktır? Bu, her iki grubun yalnız konuşmak değil; bunun ötesinde, doğru makroekonomik ve çevresel politikaları uygulamaktaki istekliliğine bağlı olacaktır.Taraflardan birinin hareketsizliği- veya kordinasyonsuzluğu- ister istemez, grupların öncelikli amacını gerçekleştirmesindeki başarısını etkileyecektir.Makroekonomistler ve çevreciler arasındaki bağlantını karmaşık ve tam olarak anlaşılamamış olmasından dolayı, bu etkilerin kesin olarak neler olacağı hala belirsizliğini korumaktadır.Bu bağlantıları araştırmak üzere, IMF tarafından 10-11 Mayıs 1995’te; akademik kurumlardan, Dünya Bankası’ndan hükümet dışı örgütlenmelerden (NGOs) 80 kişinin katıldığı bir seminer düzenlenmiştir.

 Çevresel Bozulmanın Ekonomik etkileri

 Ecotopia’nın çevresel politika belirleyicileri biliyorlar ki; eğer, kendi ülkeleri gelişmiş bir ülke olsaydı, çevresel sorunlar için harcayabilecekleri daha fazla kaynakları olacaktı.Dahası, gelişmiş ülkeler, genellikle, görece iyi işleyen pazarlara, yeterli çevresel altyapıya ve kurumlara, ortak kullanıma konu olan kaynaklarla ilgili iyi tanımlanmış ve güvenli mülkiyet haklarına, sağlam yapılı ve zorlayıcı çevre standartlarına ve tüzüklerine sahipler.Bunların bazılarında, çevresel maliyetlerin içselleştirilmesi amacıyla (her zaman yetrli olmamasına ramen) çevre vergisi dahi konulmakta ve kamu yararına yapılan hizmetlerin fiyatları normal olarak, uzun dönem özel maliyetleri yansıtmaktadır.

 Aksine, Ecotopia gibi gelişmekte olan pek çok ülke, zayıf veya rekabetçi olmayan pazarlarla, yetersiz altyapı ve kurumlarıyla, cılız biçimde tanımlanmış ve güvenilir olmayan mülkiyet haklarıyla , zorunlu çevresel standartlarla, çok az sayıdaki-eğer varsa- çevre vergisiyle mücadele etmek zorunda ve bu ülkelerde, kamu hizmeti fiyatları, uzun dönem özel maliyetleri bile yansıtmamaktadır.Bu yüzden, çevre-yoğun mal ve hizmetlerin fiyatları, Ecotopia’daki çevresel maliyetleri pek az yansıtmak eğilimindedir.Dahası, yüksek nüfus artış oranları, şiddetli kırsal - kentsel yoksulluk ve tükenir doğal kaynaklara dayanan ihracat ve toplam çıktı, tipik olarak, çevresel sorunların ve kurumsal başarısızlıkların temel nedenlerini oluşturmaktadır.Bu başarısızlıkların en ciddi sonuçları, çıktı ve işgücü kayıpları gibi görünmektedir.

 Makroekonomi:

 Çevresel sorunlar, doğrudan doğruya makroekonomik dengeleri- özellikle dış ve fiskal olanları- sürdürülebilirliği tehdit etmesi açısından etkileyebilir. Dış tarafta, yenilenemez doğal kaynakların (ör.kömür madenleri) tükenişini hazırlayan ihracatlar ve yenilenebilir doğal kaynakların (ör.ormanlar ve avlaklar) yeterince rehabilite edilmemesi, ülkenin gelecekteki ihracat tabanını ciddi biçimde aşındırarak, ülkeyi, temel ürünlerin ithalatçısı olmaya zorlayabilir. Olaya hazine yönünden bakıldığında, çevresel tahrip ve toprak erozyonundan dolayı, temel ihraç ürünleri çıktısı eğer düşerse, hasılatlar büyük ölçüde azalabilir.

 Zaman içinde, çevresel bozulma ve doğal kaynakların tükenmesi de, çıktının azalmasına neden olmak suretiyle makroekonomiyi etkilemekte; bu da, ekonomik büyüme oranının ciddi biçimde gerilemesine yol açabilmektedir.Yapılan çalışmalarda, sıkça, sağlık sorunlarından kaynaklanan iş verimi kayıplarına, tarımsal toprakların erozyona maruz kalmasından kaynaklanan tahıl üretimi kayıplarına , kıyı erozyonundan dolayı turizm gelirleri ve balıkçılık üretimi kayıplarına veya ağaç kesiminden kaynaklanan toprak verimi kayıplarına işaret edilmektedir.

 İnsan Sermayesi

 Hava ve su kirliliğinin, özellikle gelişmekte olan ülke insanlarını,erken ölümlerle ve sağlık sorunlarıyla yüzyüze getirdiği, yapılan epidemolojik çalışmalarda gösterilmiştir. Küresel Çevre Sosyal ve Ekonomik Araştırma Merkezi başkanı David Pearce, bir seminerde, kirlilik denetiminin , gelişme sürecinin hızlanmasından sonra düşünülecek, lüks bir şey olmadığını; aksine, sürdürülebilir kalkınma için önde gelen bir ihtiyaç olduğunu ifade etmiştir.

 Çevresel Bozulmayla Mücadele

 Çeşitli potansiyel maliyetlerle yüzyüze olan Ecotopia’nın siyasa yapıcıları , ulusal çevre sorunlarını nasıl çözecekler? Çevreyle ilgili karar alıcıların, sorunların temel nedenlerini gösterecek politikaları sunmaları kaçınılmaz.Çevresel siyasa araçları: -çevre uzmanları ile mikroekonomistlerin yardımlarıyla şekillenen- çevre yönetmeliklerini, kirlilik vergilerini, çevreyi tahrip eden mal veya aktivitelere uygulanan sübvansiyonların elimine edilmesini içerebilir.Pratikte, siyasa elemanlarının bir bileşiminin yapılması en etkilisi olabilir ve elbette,vergi ve sübvansiyon siyasalarını uygulamak Maliye Bakanlı’na düşmektedir.

 Açıkçası, her ne kadar kolay olmasa da, Ecotopia’nın siyasa yapıcıları, yürüttükleri politikaların makroekonomik etkilerini dikkate almak durumundadırlar.Makroekonomistleri ve çevrecileri biraraya getiren Norveç’te yapılan bir çalışma, karbon emisyonları vergisi gibi katı bir önlemin, Norveç ekonomisinde uygulanabilirliği sorusuna dikkatleri çekmiştir.

 Seminerde sunulan Norveç çalışması, aynı zamanda mevcut Ulusal hesaplarla uyumlu yeterli çevresel verilere olan ihtiyacı da ortaya çıkarmıştır.Birleşmiş Milletler örgütü, geçtiğimiz günlerde, Ulusal Hesaplar Sistemini (System of National Accounts)etraflı biçimde gözden geçirmiştir.Her ne kadar, ülkelerin , çevre sorunlarını kendi iç hesaplarına bütünüyle entegre etmeleri gerekmese de, fiziki ve parasal hesaplamaları yapmaları önerilmektedir.Daha şimdiden, uydu hesapların denenmesine, başlanmıştır(Özellikle, Kostarika, Meksika, Hollanda, Norveç ve Papua Yeni Gine ‘de).Yapılan tahminlere göre, geleneksel yöntemlerle ölçülen GDP, doğal kaynak yitimi ve çevre kalitesinde meydana gelen kötüleşmenin hesaba katıldığı GDP ‘yi yüzde 1.5 ila 1o oranında aşmaktadır.

Birleşmiş Milltelerin, İstatitistik bölümünde, Ulusal hesaplara çevresel değerleri dahil eden sistemin geliştirilmesi görevi verilen Peter Bartelmus, çevresel kaynakların kullanımının, konvansiyonel ekonomiyle tutarlı biçimde ölçümünün yapılması gerekliliği üzerinde durmaktadır.Bu aşamada, özellikle değerlendirme (valuation) konusunda , pek çok kavramsal ve metodolojik problem bulunmaktadır.Ancak , bu durum, uydu hesapların geliştirilmesi yönünde atılacak adımları engellememelidir.

 Ekonomik Sorunlarla Mücadele

 Ecotopia çevrecileri, bir yandan çevre sorunlarını saptarlarken; diğer yandan, Ecotopia’nın makroekonomik istikrarsızlığını giderecek politikalar uygulamak durumundalar.İstikrarsızlık, çevre koruması için üstlenilecek yatırımları veya doğal kaynakların korunmasını zorlaştıracağı için çevreye zarar verir.Örneğin, yüksek ve değişken enflasyon oranları, üretici ve tüketicilerin, doğal kaynak kullanımıyla ilgili tecihlerini olumsuz biçimde etkileyerek, kaynakları koruma isteklerini azaltabilir.Makroekonomik istikrarsızlık, ayrıca, çevre politikalarının etkinliğini- sık sık çevre vergisi ve sübvansiyon ayarlaması gerektirerek- azaltır.

 Nitekim, enflasyonu kontrol etmeye yarayan makro ekonomik reformlar, istikrarlı koşullar yaratır; bu da, karar alacak kimseleri, uzun dönemde doğal kaynakların korunması için doğru fiyat politikalarına götürür.

 Eğer Ecotopia siyasetçileri, doğal kaynakların sosyal maliyetleri yansıtacak tarzda fiyatlandırıldığı ve özel kararların sosyal maliyetler hesabedilerek alındığı bir ‘’ birinci-en iyi’’ dünyada çalışıyor olsalardı, makroekonomik politikaların çevresel etkileri üzerine daha çok endişe duymak ihtiyacında olurlardı.Fakat bizim politikacılarımız, her yana yayılan pazar politikasıyla ve kurumsal başarısızlıklarla karakterize olan ‘’ ikinci-en iyi’’ dünyada çalışıyorlar.Böylesi bir dünyada, IMF ekonomistleri Ved Gandhi ve Ronald Mc Morran’ın da işaret ettikleri gibi, makroekonomik reformlar çevre üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilmektedir.

Sonuç: Siyasayapıcılar için öneriler:

 Ecotopia hükümeti, makroekonomik ve finansal politikaları da gözeterek, yaşam standardını sürdürmek ve geliştirmek için neler yapmalıdır?İşte bazı öneriler:

 İşbirliği yapın: Çevrecilerle makroekonomistler arasındaki işbirliğinin sağlanmasından sorumlu olacak bir bakanlılığın bulunmaması, yaşam standartlarının sürdürülmesi ve iyileştirilmesi hedefiyle tutarlı siyasaların oluşturulmasına engel teşkil etmektedir.Dahası, özellikle sınır ötesi çevre sorunlarının saptanması açısından , bölgesel ve uluslar arası düzeyde böylesi bir işbirliğine ihtiyaç duyulabilir.

 Makroekonomik istikrarı sağlayın: Bu, çevrenin korunması için asgari ve gerekli bir şarttır.Zira, ekonomik büyüme umudunun ve çevre kalitesinin geliştirilmesi- doğru fiyat uygulamasını sağlayarak- buna bağlıdır.Daha öncede belirtildiği gibi, makroekonomik istikrarsızlık durumu, çevre koruması için saptanacak her hangi bir stratejinin de başarısızlığa uğramasına yol açacaktır.

 Çift taraflı kazanma (Win –win) fırsatlarından yararlanın: Ekonomik büyüme ve çevrenin birlikte iyileştirilmesi için prodüktif yeterliliğe pirim veren politikalar benimsenmelidir.IMF ve Dünya Bankası, bu tür politikaların uygulanması ve şekillendirilmesi için ülkelere yardımda bulunabilir.

 Doğru çevre politikalarını benimseyin: Eğer çevre adına politika üretenler, çevresel bozulmanın temel nedenlerini ortadan kaldırmayı bekliyorlarsa, doğru çevre politkalarını üretmek ve yerleştirmek durumundadırlar ki; halk ve iş çevreleri, kendi hareketlerinin çevreye olan maliyetlerinin farkında olabilsin.Ayrıca, Dünya Bankası Çevre Departmanının da belirttiği gibi, çevresel maliyetlerin içselleştirilmesi, makroekonomi yönetiminin sürekliliği için gereken ortamı sağlayacaktır.

Hesaplanabilir Genel Denge Modellerini dikkate alın: Bu modeller, makroekonomistler ve çevreciler arasında diyalog kurulması için bir taslak sunmakta ve çevre- makroekonomi arasındaki karmaşık ilişkilerin çözülmesi için bir araç konumunda bulunmaktadır.

 Daha iyi çevresel göstergeler için araştırın: Tüketimle çevresel bozulmanın etkilerini birleştiren ulusal hesaplar, çevre ve makroekonomi arasındaki bağlantıların saptanması için temel veriler sağlamaktadır.Bununla birlikte, çevresel etkilerin dahil edilerek yapılan hesaplamalar, bulmacanın ancak bir kısmını verebilir. Ülkelerin, sürdürülebilir kalkınma yörüngesinde olup olmadıklarını değerlendirmek için daha eksiksiz göstergeler geliştirilmelidir (ör.eşitlik, sağlık ve kültür üzerine).Aslında, bu yöndeki çalışmalar, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası tarafından başlatılmıştır.

Kaynak: Finance & Development/ December 1995, vol.32 , no.4, s.46-49.

61599 kez görüldü, 0 kez indirildi.

<< --
 
EBSCO
PROQUEST
CABELLS DIRECTORY
INDEX COPERNICUS
SOCIOLOGICAL ABSTRACTS
ASOS Akademia Sosyal Bilimler Index
Üye Girişi
DUYURULAR/HABERLER
Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu konudaki sorumluluk yazarlarına aittir.
Ampirik veriler, değerlendirme sürecinde hakem veya hakemler tarafından talep edilirse, yazar veya yazarlar ilgili verileri paylaşırlar.
Bu verilerin bir başka çalışmada kullanılmaması esastır.
© 2000 - 2024 İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi