Yıl: 2017/ Cilt: 19 Sayı: 3 Sıra: 2 / No: 661 /     DOI: 10.4026/isguc.379221

Sosyal Kaynaşma Kavramı ve Ölçütleri
Yrd. Doç. Dr. Beyza SÜMER
Dokuz Eylül Üniversitesi, İşletme Fakültesi, İktisat Bölümü

Abstract:

Social cohesion, in general terms, is defined as the willingness of members of a society to cooperate with each other in order to live in peace and harmony and to prosper. This concept has taken its place on the agenda of multi-cultural societies like the European Union and Canada. Social cohesion is not a unanimously agreed concept due to its wide content and scope. Social cohesion as being a fundamental component of social policy, has become prominent with the integration and cohe¬sion policies of the European Union, and the pioneering studies of the Canadian Government, OECD, the World Bank, and the Rome Club. It has been proved that social cohesion has positive impact on economic growth, reduction of poverty, social development, and good governance. Making social cohesion measurable and functional would be an important step in the implementation of positive impact. The concept and dimensions of social cohesion are very comprehensive and this leads to differences and difficulties in setting the criteria for measuring social cohesion. In this context, the aim of this article is to compose a conceptual and analytical framework that could form the basis for empirical analysis in the field of social cohesion. This study, which a conceptual methodology has been used, starts with an introduction part that highlights the importance of social cohesion, and proceeds to the concept of social cohesion with various examples from the literature. In the following part, dimensions and measurement criteria of social cohe¬sion will be studied. In the assesment and conclusion part, suggestions will be made for dimensions and measurement criteria of social cohesion within the context of European Union Social Indicators for Turkey as a candidate country.

KeyWords: Social Cohesion, Social Policy, Turkey

 

Özet:

Sosyal kaynaşma, genel bir tanım olarak, toplumdaki bireylerin barış ve uyum içinde ya-şaması ve zenginleşmesi için birbirleriyle işbirliği yapma isteğidir. Bu kavram özellikle Avrupa Birliği, Kanada gibi çok kültürlü toplumlarda gündemdeki yerini almıştır. Sosyal kaynaşma, kapsamı ve içeriği geniş olmasından dolayı üstünde hemfikir olunması kolay olmayan bir kavramdır. Sosyal politikanın temel bir unsuru olan sosyal kaynaşma, Avrupa Birliği`nin bütünleşme ve kaynaşma politikaları ve Kanada hükümeti, OECD, Dünya Bankası ve Roma Klübü`nün bu alanda öncülük yapan çalışmaları ile öne çıkmıştır. Sosyal kaynaşmanın ekonomik büyümeye, yoksulluğu azaltmaya, sosyal kalkınmaya, iyi yönetişime olumlu etkisi ve katkısı olduğu çeşitli çalışmalarla kanıtlanmıştır. Sosyal ve ekonomik ilerlemeyi kolaylaşÂ¬tıran sosyal kaynaşmanın işlevsel ve ölçülebilir hale getirilmesi, bu olumlu etki ve katkının uygulanması yolunda önemli bir adım teşkil edecektir. Sosyal kaynaşma kavramının ve boyutlarının kapsamının geniş olması, sosyal kaynaşma ölçütlerinde farklılıklara ve zorluklara neden olmaktadır. Bu bağlamda, sosyal kaynaşma konusunda ampirik araşÂ¬tırmalara temel oluşturabilecek kavramsal ve analitik bir çerçeve oluşturmak bu makalenin amacıdır. Kavramsal bir yöntem kullanılan bu çalışmada sosyal kaynaşmanın önemini belirten giriş kısmın-dan sonra literatürden farklı görüşlere yer verilen sosyal kaynaşma kavramı ele alınacaktır. Bir sonraki bölümde kriterlerin belirlenmesinde temel olacak sosyal kaynaşma boyutları ve göstergeleri incelenecektir. Değerlendirme ve sonuç kısmında, Avrupa Birliği`ne üye ülke olarak Türkiye için Avrupa Sosyal Göster¬geler Sistemi bağlamında sosyal kaynaşma boyutları ve göstergeleri için öneride bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler:Sosyal kaynaşma, Sosyal Politika, Türkiye


63317 kez görüldü, 1963 kez indirildi.

<< --
 
EBSCO
PROQUEST
CABELLS DIRECTORY
INDEX COPERNICUS
SOCIOLOGICAL ABSTRACTS
ASOS Akademia Sosyal Bilimler Index
Üye Girişi
DUYURULAR/HABERLER
Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu konudaki sorumluluk yazarlarına aittir.
Ampirik veriler, değerlendirme sürecinde hakem veya hakemler tarafından talep edilirse, yazar veya yazarlar ilgili verileri paylaşırlar.
Bu verilerin bir başka çalışmada kullanılmaması esastır.
© 2000 - 2024 İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi